8 Haziran 2013 Cumartesi

Bruno O Assassina

Hiç yorum yok:



Fenerbahçe’nin yeni transferi Bruno Alves’i yakından tanıyalım...

Tripeiros’ların yetiştirdiği en önemli oyuncularından biri olan Bruno Alves 1981‘de Pavoa de Varzim’de dünyaya geldi. Futbola doğduğu ve yetiştiği şehir Varzim’de başlayan Bruno hemen kendini kanıtlayarak 1998‘de Porto’ya transfer oldu. 1 sene sonra Porto’nun genç takımı olan Porto B’de profesyonel kariyerine başladı. Tam 3 sezonu başarılı bir şekilde geçirerek 2001‘de Porto’ya geçti.




Porto’ya geçtikten sonra sürekli yedek kalması sebebiyle 2002-2003 sezonunda Farense’ye kiralık olarak gitti. Sırasıyla 2003-2004‘te Guimaraes, 2004-2005‘te Yunanistan’ın AEK takımında oynadı. Tam kariyeri vasat bir futbolcu olma yolunda ilerlerken Ricardo Carvalho’nun rekor bir paraya Chelsea’ye transfer olması Bruno’nun yolunu açmış oldu.

2006‘da Jesualdo Ferreira’nın göreve gelmesiyle birlikte ilk 11‘de oynama şansı bulan Bruno, Pepe ile birlikte müthiş bir ikili oldu. Müthiş performansıyla 2007‘de ilk defa milli takıma seçildi. Senelerdir milli takımın değişilmez parçalarından biri haline geldi. Pepe’nin Real Madrid’e gitmesi Bruno’nun, Porto’nun en önemli oyuncusu ve lideri olmasina neden oldu. Her ne kadar Joao Paulo ve Ricardo Costa ile iyi ikili olmamasına rağmen, tam 5 sezon Porto forması giydikten sonra Pepe, Carvalho, Paulo Ferreira, Nuno Valente gibi cok sayıda teklifler geldi. Hem EPL hem de La Liga’dan takımlar istemesine rağmen sürpriz şekilde Zenit’in yolunu tuttu ama hayalim EPL oynamak diye söylerdi. Tam 22 Milyon Euro’ya Rusya’ya giderek Porto için kendi feda etti.




Porto ile 120 maca çıkan 14 gole imzasının yanı sıra, 4 lig şampiyonluğu ve 3 Portekiz kupa şampiyonluğu gördü. Milli takimda 63 macta 8 gol attı.

Boyu 1.90 ve 83 kilo olan Bruno Alves’in lakabi Assassina -yani Katil-. Bu ismi Porto taraftarı takmıştır. En yakın arkadaşları Raul Meireles ve Pepe’dir...

Bir röportajında: "En sevdiğim hoca Jesualdo Perreira evet o. Çünkü o olmasa ben bir hiçtim" demişti.

Oyun Profili: Bir stoper için ayağı fazla iyi diyebiliriz. Geriden ve orta sahadan oyunu kurarak büyük katkı verecektir. Bu seneki en büyük sorunumuz olan oyun kuran bir stoper ihtiyacını tam anlamıyla giderir. Hava toplarındakı inanılmaz hakimiyeti ve siçrama yeteneği ve timingi ile rakip forvetler için büyük tehdit.

Sağ stoper oynamayı sever. En büyük meziyetlerinden birisi oyun ve saha görüşü. Çok iyi pozisyon alan ve kaleciye pas yapmaktan kaçan ve bir stopere göre teknik kapasitesi yüksek bir oyuncu.Uzun pas ve kanatlara oynamaya çalışır. Ne zaman ne yapacağını çok önceden kestirir, çabuk düşünür ve uygular. Muazzam bir çevre kontrolü var.

Genelde rakibi orta sahada karşılamayı sever, orta saha çizgisinde dolaşır. Çok hızlı olmasada sağ bekin kademesine çok sık gelir. Bu sene geriden oyun kurmanın yanı sıra en çok çektiğimiz 60-70 metrede oynayan 4‘lü savunmayı öne itecek ve dar alanda oynamaya kesinlikle zorlayacaktır. Bu sene Kadıköy’de 35-40 metrede çok maç izleyecez.

Bence özelikle Bruno Alves’in sürpriz çıkışları ile Lugano’dan sonraki agresif, yırtıcı ve en önemlisi lider vasıflı oyuncu yokluğunu fazlasıyla çektik. Savunma hattında 2 senedir hem Lugano hem de sol bek Santos gibi defanslardan yoksun olunca savunma oyuncularının gol katkısı çok düşüktü. Bruno Alves stoper oynamasina rağmen aynı zamanda golcü özelliği olan bir profil. Uzun mesafeli frikiklerde çok etkili, 25-30 metre arası çok iyi vurur.Kornerlerde ikinci direkte sert kafa vuruşları yapabiliyor. Zenit’e gelmeden önceki 2 sezonda ligde ve Avrupa’da toplam 12 gol attı. Yani Alex gibi olmasa da artık bir duran top silahımız olacak.

Artilari: Yırtıcı, agresif, yıldırıcı bir markaj yapısına sahip, genis alandan nefret eder. Kolay kolay pes etmez. En büyük artısı fizik kapasitesi ve dayanıklılığı. Büyük bir lider yanındaki stoper partnerine cabuk adapte olur. Takim savunmasını derler toplar, insiyatif alir ve Kuyt etkisi yaratır...

Eksileri: Yavaş olması olasi bir 1‘e 1'de çabuk bir forvet ile sorun yaşayabilir. Çok agresif ve karta müsait bir yapısı var. Cardozo’ya attığı dirsekler, Nuno Gomes’e attığı kafa, Miccoli’nin şortunu yırtması, milli takım kampındaki kavgaları, tartışmaları, 90 dakika rakip forvetlere ağza alınmayacak küfürleri vs...

Sonuç olarak 32 yaşında ve Portekiz milli takımının en önemli bel kemiği oyuncularından birini alarak büyük iş yaptık diyebiliriz. Taraftarla dialoğu iyi olan, şovmen bir oyuncu.



Fenerbahçe’ye hayırlı olsun... Rakip forvetlerin şimdiden Allah yardımcıları olsun...
Devamını Oku »