28 Şubat 2014 Cuma

"Yeni Pirlo" Marco Verratti

Hiç yorum yok:
"Yeni Pirlo" olarak adlandırılan Psg’nin genç yıldızı Marco Veratti’yi mercek altına alalım.


5 Kasım 1992 tarihinde Pescara’da Dünya’ya gelen Veratti, futbola da Pescara altyapısında başlar. 2008 yılında ilk profesyonel sözleşmesine imza atar ve henüz 16 yaşında iken ilk profesyonel futbol maçına çıkar. O zamanlar maçlara ofansif orta saha bölgesinde çıkan Verratti, o mevkiide pek parlak performans sergilemez ve İtalya 3. liginde bulunan Pescara ile 2 sezon boyunca sadece 15 maçta görev alır. 2010’da Pescara Serie B’ye yükselir, o sezon da aynı mevkiide oynamaya devam eden Verratti vasat bir performans sergiler ve 27 maçta sadece 1 gol ve 2 asiste imza atar.

Ertesi sezon ise Pescara teknik direktör değişikliğine gider ve takımın başına Zdeneck Zeman geçer. Zeman’ın gelişiyle Verratti için yeni bir sayfa açılır. Zira Zeman normalde ofansif orta sahada oynayan Verratti’yi defansif orta saha bölgesinde görev vermeye başlar ve oldukça iyi verim alır. Yeni mevkiisinde başarılı bir performans sergileyen Veratti, 31 maçta 9 asiste imza atar ve takımının Serie A'ya çıkmasında büyük rol oynar. Bu performans ile İtalya milli takım teknik direktörü Prandelli'nin ilgisini çeker ve henüz 19 yaşındayken Euro 2012 aday kadrosuna çağrılır.

O dönem transferin de gözde ismi olan Marco Veratti, başta Juventus olmak üzere birçok büyük kulübün ilgisini çeker. Juventus ile anlaşmaya yakınken araya Ancelotti’nin ısrarı üzerine Psg girer ve büyük uğraşlar sonrası kadrosuna katar.

"Yeni Pirlo" 18 temmuz 2012 tarihinde 12M € bonservis karşılığında Psg’ye transfer oldu. Geldiğinde birçok kişinin tanımadığı Verratti’nin rotasyon için alındığını ve bunca yıldızın olduğu takımda sezonun büyük kısmını yedek kulübesinde geçireceğini düşünüyordu. Ancak takımın patronu Ancelotti, çok daha farklı düşünüyordu. İtalyan teknik adam ligin ilk haftasında Lorient karşısında Motta,  Matuidi, Sissoko ve Pastore gibi önemli oyuncularını yedek bırakıp Veratti’nin de bulunduğu bir orta saha hattıyla çıkar.

Beklenilenin aksine, Verratti PSG ile ilk sezonunda ligin büyük bir kısmını ilk 11’de başlayarak geçirir ve gayet iyi bir performans ortaya koyar. Verratti 2012/13 sezonunda PSG ile 27 maçta görev alır ve 4 de asist yapar. Takımının şampiyon olmasında önemli katkı sağlar. Şampiyonlar Ligi'nde grubun tüm maçlarında ve çeyrek finalde Barcelona maçlarında Marco Veratti ilk 11’de şans bulur. Ancelotti oyuncusuna güvendiğini birçok kez dile getirir ve o sezon oyuncusuna toplam 39 maçta görev verir.

Veratti ise bu güveni boşa çıkarmadı. Orta sahada mücadelesi, tekniği ve akıllı futboluyla takımına önemli katkılarda bulunur. PSG ile 2. sezona girilirken ilk 11'de yeri daha kesin olarak görülen genç yıldız, sezona iyi bir başlangıç yaptı. Şu ana kadar ligde ve Şampiyonlar Ligi'nde toplam 27 maça çıkan Verratti 7 asiste imza attı. Verratti aynı zamandan İtalya milli takımı ile 1 maça çıktı.
Laurent Blanc'un oynattığı 4-3-3 sisteminde genelde orta saha sağ iç bölgesinde görev alan Verratti, ligin ilk yarısında sergilediği başarılı performansla ilk 11'deki yerini daha da sağlamlaştırdı. Devre arası Cabaye'nin gelişiyle rekabet artsa da Marco Verratti'nin ilk 11'de oynayamaya devam edeceğini ve kolay kolay o formayı bırakmayacağını düşünüyorum.


İtalyanlar'ın Pirlo’nun veliahtı olarak gördüğü Verratti, futbol tabiriyle "regista" olarak adlandırdığımız oyunun her iki yönünü de oynayan bir oyuncudur. Ön libero veya orta sahanın ortasında görev alan Verratti, Psg’ye geldiğinden beri kendini fazlasıyla geliştirdi. Verratti’nin en büyük özelliği ve Pirlo’ya benzetilmesinin en büyük sebebi sahada sergilediği akıllı futbol. Kendi sahasından top çıkarması, oyunu kurması, tekniği ve yüksek isabetli pas yüzdesi onu Pirlo’ya benzeten diğer özellikleri. Marco Verrati aynı zamanda rakip oyunculara sergilediği pres, orta sahada kaptığı toplar ile takımına defansif olarak da önemli katkıda bulunuyor.

Marco Verratti oyunun her iki yönünü de oynaması, orta sahada sergilediği mücadelesi ile çalışma azmi ve akıllı futbolu ile göz dolduruyor. Bunlara henüz 21 yaşında olmasına rağmen sahip olması onu oldukça değerli kılıyor. Öyle ki Psg’de şimdiden ilk 11’de vazgeçilmeyen oyuncular arasına adini yazdırdı ve taraftarın sevgisini kazandı.


Devamını Oku »

22 Şubat 2014 Cumartesi

NBA 'de Biten Takaslar

Hiç yorum yok:
Takımlar ve Giden Oyuncular

Brooklyn Nets ve Sacramento Kings


Brooklyn Nets ve Sacramento Kings, Jason Terry ve Reggie Evans karşılığında Marcus Thornton'u aldı ve takas sonuçlandı ..

Golden State Warriors ve Los Angeles Lakers


Warriors ve Lakers takas görüşmesi sonucunda anlaşmaya vardı ve Lakers'tan Steve Blake Warriors'a giderken, Lakers ise MarShon Brooks ve Kent Bazemore'u kadrosuna kattı.

Kişisel Yorum


Los Angeles Lakers Kendall Marshall'a güvenmeye karar verdi sanırım.

Ama bence boş iş olmuş.
Warriors'ın işine yarayabilecek bi takas olabilir belki de Los Angeles Lakers'ın ne yaptığı belli değil bence.
Zaten kadroda ne düzen kaldı ne bişey. 
Tek faydası 1 oyuncu verip 2 oyuncu aldık. En azından sahada 4 kişi kalmaz artık La Lakers.

Houston Rockets - Denver Nuggets


Houston Rockets, Jordan Hamilton'ı kadroya katarken Nuggets, Aaron Brooks'u aldı.

San Antonio Spurs-  Toronto Raptors





San Antonio Spurs, Nando De Colo'yu gönderirken karşılığında Toronto Raptors Austin Daye'i takıma kattı.


Wizards-Sixers-Nuggets


Üçlü takasta takımlar ve aldıkları oyunclar şu şekilde ;

Denver : Jan Vesely
Sixers : Eric Maynor + 2 2.tur draft hakkı (2014)
Wizards : Andre Miller

Sixers'ın aldığı draft haklarının biri Denver'a, diğeri ise Wizards'a ait.

Kişisel Yorum 


Wizards, Wall'u yedekleyecek tecrübeli bir oyun kurucu arıyordu. Kesinlikle doğru iş yaptılar, Playoff yolunda Miller gereken katkıyı verecektir. Denver ise Vesely'i aldı, kumar oynadı da diyebiliriz. Miller için çok daha iyisini bulabilirlerdi.


Sixers ise bu takasla birlikte 2. tur draft hakkı koleksiyonuna devam etti. Onlar da takasın asla kaybetmeyecek olanı.

Cleveland Cavaliers -  Philadelphia Sixers


Cleveland Cavaliers, Spencer Hawes'ı alırken Philadelphia Sixers ise Earl Clark ve 2 adet 2.tur draft hakkını aldı.

Indiana Pacers - Philadelphia 76ers



Takasa göre, Pacers Danny Granger'ı 76ers'e yollarken karşılığında ise Evan Turner ve Lavoy Allen'ı takıma kattı.

Bu takas için çok uzun şeyler yazmaya gerek yok . Takas sezonunun en önemli işini belki de Pacers yaptı ve şu anda şampiyonluk adına çok önemli bir halkayı daha tamamladı.

Charlotte Bobcats - Milwaukee Bucks


Bobcats, Gary Neal ve Luke Ridnour'u kadroya katarken Bucks, Jeff Adrien ve Ramon Sessions'ı aldı.
İki taraf açısından da kazançlı bir takas oldu . Bobcats'in olası bir playoff için hamle arayışında olduğunu biliyorduk.Ridnour gibi bir elemanın yanı sıra Neal gibi bir şutörü kadroya katmaları bench derinliği açısından iyi oldu.
Devamını Oku »

20 Şubat 2014 Perşembe

NBA All-Star Haftasonu Genel Değerlendirme

Hiç yorum yok:
Bildiğiniz gibi NBA All-Star etkinliği Cuma-Cumartesi ve Pazar günlerinin ardından sona erdi.Sizlere AllStar'ı değerlendireceğim...

ÇAYLAKLAR MAÇI



Grant Hill'in Takımı 142-136 Chris Webber'ın Takımı

Maçın MVP'si Andre Drummond seçildi.Andre Drummond 30 sayı ve 25 ribauntla maçı tamamladı.
- Andre Drummond 'un aldığı 25 ribaunt Yükselen Yıldızlar" maçı tarihinin en yüksek sayısı oldu.


Maç öncesi en büyük MVP favorim Drummond'tu ama bunun sebebi Davis ve Lillard'ın az oynayacağını düşünmemdi. İki oyuncu da fazlasıyla süre aldılar ama sahada acayip dominant bir Drummond vardı. Webber'in takımı toplamda 28 ribaund alırken kendisi 25 ribaund topladı ve bu maç tarihinin rekorunu kırdı.


Tim Hardaway Jr. ve Waiters'ın düellosu ölü sayılabilecek maçı hayata döndürdü. Trey Burke'ten ciddi bir üçlük performansı bekliyordum ama hiç gününde değildi ve ritim yakalayamadı. Plumlee kardeşler de blok(Miles) ve smaçlarıyla(Mason) geceye renk katan isimlerdi.



Zaman zaman keyif veren anlar yaşansa da genel olarak beklentiyi karşılamadı ilk gece. Giannis daha fazla süre alsaydı atletizm açısından bize farklı şeyler gösterebilirdi belki.

YETENEK YARIŞMALARI
Takım Şut Yarışması


Yarışmayı üst üste 2. kez kazanan Chris Bosh ve takımı aldığı bu sampiyonlukla tarihe geçti ..Finalde aldıkları 31.4 saniye takıma şampiyonluğu getirdi..

Chris Bosh ve Takımın Final Performansı



Yetenek Yarışması


Format değişikliğine gidilen yarışmayı kazanan ikili Trey Burke ve Damian Lillard oldu. Trey Burke ve Damian Lillard ikilisine şampiyonluğu 0.1 saniye getirdi.

Bu yarışmada da getirilen yeniliği pek beğenmedim açıkçası. Sadece 1 tane pastan oluşan, işin sadece orta mesafeden atılan şuta kaldığı bir yarışmaya dönüştürmüşler.


Trey Burke ve Damian Lillard Performasları


Üç Sayı Yarışması





3 sayı yarışmasının şampiyonu Marco Belinelli oldu.


Marco Belinelli 24 sayıyla şampiyon oldu .

Favorim kendisiydi, beklentilerimi boşa çıkarmadı. Fakat şöyle de bir durum var ki gördüğüm en istikrarsız şampiyon olabilir. Çok fazla gelgit yaşadı, genelde soğuk başlayıp zamanla ritim tutturdu ama renkli topları çok iyi kullandı. Final turundaki(uzatma) performansıyla da işin hakkını verdi. Yarışmayı biraz daha uzatıp, heyecan getiren Beal'a da teşekkürler.

GALİBİYET PERFORMANSI




SMAÇ YARIŞMASI




Beklentilerin çok çok altında kalan yarışmanın galibi ''Doğu'' grubu oldu .. 


Terrence Ross vs. Damian Lillard (kazanan Ross)
Paul George vs. Harrison Barnes (kazanan George)
John Wall vs. Ben McLemore (kazanan Wall)


Başta yapılan freestyle bölüm heyecanı kaçırdı bence, orada Doğu Takımı ekip olarak güzel smaçlar bassa da seyirci havaya giremedi. Bu yarışmada smaç kadar seyircinin ve yanda duran oyuncuların gösterdiği tepkiler, şovlar eğlenceyi katlıyor. Maalesef alıştığımız ortam hiç oluşmadı, John Wall'ın smacı hariç kaliteli bir olay da yaşanmadı. Shaq-Lemore smaç olarak çok estetik durmasa da yüzümüzü güldürdü en azından.




Umarım seneye eski formata dönülür ve gerçek bir yarışma izleriz.

John Wall'ın Geceye Noktayı Koyan Smacı






ALL-STAR MAÇI


Karşılaşmayı Doğu takımı 163 – 155 kazandı.


AllStar MVP'si 34 dakikada 14/17 şut 3/6 üç sayı isabeti ile 31 sayı 14 asist 5 ribaunt ile oyanayan Kyrie Irving oldu.


3. çeyreğin ortalarına kadar çok güzel bir şov izledik.Ama full şovla olmayacağı belliydi bu işin.Neyseki Frank Vogel öyle bir müdahele etti ki maça Batı 4 dk boyunca sayı atamadı all-star gibi bir platformda.Maçın sonuna kadar da üst düzey defanslar izledik.Kevin Durant yüzünden de Doğu aldı maçı.Kabul edelim mükemmel bir maçtı.Kötü diyebileceğim tek kısmı 3. çeyreğin ilk 6 dk sıydı.Ama sonra düzelttiler oyunu.


Paul-İrving-Wall üçlüsü maçı güzelleştiren kişilerdi.İşin şov kısmını çok başarılı bir şekilde uyguladılar.



Melo maçı katletmedi.Herkesin kafasına bir bencil Melo kavramı yerleştirilmiş,o kişiler Melo'nun her şutundan sonra Melo'yu kötülediler.Ama Melo sadece 18 şut denedi(teki son saniyede) ki%90'ı boştu.Lebron'da ilk çeyrek bayağı kastı ama sonra şut isabetinden dolayı mı bilmiyorum geriye çekilmesini bildi.Durant ise ilk yarının sonunda bu maçı katledeceğim mesajını verdi,sağolsun 4. çeyreğin sonunda da sözünde durmasını bildi.



Çok güzel bir maçtı geçen seneki kadar değildi ama çok güzel bir maçtı.Teşekkür ediyorum tüm oyunculara.


MAÇTAN BAZI GÜZEL HAREKETLER
Davis'in Smacı



Blake Griffin'nin Smacı




All-Star ' ın En İyi 10 Hareketi


Devamını Oku »

18 Şubat 2014 Salı

Süper Ligi Anlayabilmek

Hiç yorum yok:
Uluslararası genellikle kötü neticelenen bir maçtan sonra hepimizden aynı cümleleri duyarız. 'Bizim ligimizde futbol kalitesi düşük, yabancı sınırlamasından dolayı teknik direktörler istedikleri şekilde kadro kuramıyor,
ülkemiz ikinci Katar'a dönmek üzere miladını doldurmuş yıldızların mekanı Türkiye oldu bu şekilde tabiki de Avrupa'da başarılı olamayız' şeklinde başlayan ve sürekli ülke futbolunu yerden yere vuran eleştirilerde bulunuruz. Daha anılar taze Ekim ayında final maçında Hollanda'ya kaybedilmesinden sonra hepimiz sosyal alemde Türk futbolunu yerden yere vurduk.Sahi bizim futbolumuz, oyunumuz bu kadar Avrupa ülkelerinden geri mi? Bu ülkede futbol bazında hiç mi gelişen bir olguman yok?



Değerlendirmeye Avrupa ülkelerinde futbol ne durumda bunun analizini yaparak başlamak istiyorum. En büyük rakibimiz olarak gördüğümüz, sürekli gelişimini kıskanarak izlediğimiz Almanya Bundesliga'da herkesin malumu Bayern Münih'in ağır üstünlüğü bulunuyor. Özellikle son senelerde sömürge bir yapı izleyen Alman kulübü rakiplerinde parlayan oyuncuları kadrosuna katarak rakiplerinin kendisiyle rekabet etmesini engelliyor. Daha bu Ocak ayında Dortmund'un en büyük silahi Lewandowski'yi de transfer ettiler. Son senelerde biraz Dortmund Bayern egomanyasına karşı çıkıyor gibi olsada Bayern için Bundesliga'da oynadığı çoğu maç hazırlık maçı kıvamında geçiyor. En zorlu olarak gösterilen Leverkusen, Wolsfurg, Schalke gibi deplasmanlardan rahat rahat galibiyet alıp evlerine dönebiliyorlar. Bu da Bundesliga'nın son senelerde bir hayli tatsız, tuzsuz, rekabetsiz geçmesine neden oluyor. Dünya'nın en iyi ligi olarak gösterilen La Liga da ise herkesin malumu iki takımlı lig geçiyor. Bu sene biraz Atletico Madrid'de zirvedeki yarışa ortak olsa da bunun süreklilik içinde olacağını ispat etmek zor. Barcelona ve Real Madrid bu şekilde büyümeye devam ederse La Liga'nın değeri şüphesiz ki düşmeye devam edecektir. Barça'da Real Madrid'de herhangi bir deplasmanda çok rahat 3-0, 4-0 gibi skorlarla galip gelebiliyor. Eskiden büyüklere baş gösteren Valencia, Sevilla, Sociedad gibi takımlar ise eski günlerini arıyor. İspanya'da da Barcelona-Real Madrid'in bu yapısı devam ettiği sürece geçtim şampiyon çıkmayı, bu iki takımın 5-10 puan gerisine bile yaklaşan takım çıkmamaya devam edecektir.

Her sene bir şike patlamasıyla sarsılan İtalya'da ise son üç senedir Juventus egomanyası yaşanıyor. Küme düştükleri sezondan sonra çok iyi toparlanan ve kupaları toplamaya kaldığı yerden devam eden Juventus bu sezonda son derece rahat bir sezon geçiriyor. Roma ve Napoli'nin ilk haftalardaki çıkışının beklendiği gibi kesilmesinden sonra liderlik koltuğunu ele alan Juventus en yakın rakibine 9 puan fark atmayı başardı.

İtalya'nin en köklü külüplerinden olan İnter ve Milan son iki senedir değil Juventus'un yanına yaklaşmayı ligde ilk 3'e zor girer hale geldi. Her maçı kapalı gişe oynayan İtalyan takımları artık tribüne seyirci çekmekte güçlük çekiyor. Seri A'nın son senelerde eski havasından bir hayli uzak olduğunu söyleyebilirim tabi bunda yaşanan şike patlaklarının da payı büyük olsa gerek. Arap baharıyla yeniden ilgiyi üzerine çekmek isteyen Fransa Ligue 1'de Monaco ve Psg'nin yaptığı tranferlerle birkaç adım öne geçti. Geçtiğimiz senelerde Fransa içinde alınmadık kupa bırakmayan Lyon'un son yıllarda zirve yarışında esamesi bile okunmaz hale geldi. Aynı şekilde her zaman şampiyonluk yarışında görmeye alışkın olduğumuz Lille, Marseille, Bordeaux gibi takımlarda Monaco ve Psg'nin bir hayli gerisinde kaldı. Fransa liginin o sert, mücadeleci yapısı devam ediyor ama zirve yarışında eskisi gibi tat kalmadığını net bir şekilde söyleyebiliriz.



İngiltere Premier Lig için ise yukarıda yapılan olumsuz tespitleri yapmak zor olsa gerek. Futbolun beşiği olarak tanımlanan ligde her sene birbirinden çekişmeli şampiyonluk yarışı, Avrupa'ya bilet alma yarışı ve ligde kalma savaşı yaşanıyor. Bu senede Liverpool ve Arsenal'in sürpriz çıkışlarının ardından zirvede M. City ve Chelsea ile beraber dört takım şampiyonluk için kıyasıya mücadele veriyor. Son şampiyon Manchester United ise Ferguson sonrası eski günlerini arasa da bu sezon onlar için geçiş sezonu olarak değerlendirilebilir.
İngiltere'de milli takım bazında olmasa da ülke futbolunda şimdilik her şey yolunda gidiyor.

Yukarı da beş büyük ligin son olarak durumlarını anlatmaya çalıştım. İngiltere hariç diğer liglerin hepsinde tek takımlı yada iki takımın ön plana çıktığı tatsız, tuzsuz şampiyonluk yarışı yaşanmayan sezonlar geçmeye devam ediyor. 

Gelelim Süper ligimize, her zaman yerden yere vurulan futbol kalitesi yerlerde denilen Süper Ligde ise sezon başında Galatasaray ve Fenerbahçe puan farkını açar gider dememiz mümkün mü? Tabiki de HAYIR. Evet 2010 sezonundaki Bursaspor şampiyonluğu haricinde şampiyon çıkarmak konusunda bizimde sıkıntımız var ancak Süper lig hiçbir zaman bir takımın alıp rahat rahat götürüp deplasmanda içeride rahat rahat kazanıp şampiyon olduğu bir lig olmadı. Her sene zirvede en az üç takımın çekişmesini izliyoruz, hatta birçok sezonda da kimin şampiyon olacağının belli olması son maça kalıyor. (2012 Süper Final Fenerbahçe-Galatasaray maçı, 2010 Fenerbahçe-Trabzonspor maçı) Büyük takım diye nitelediğimiz Galatasaray'ın Fenerbahçe'nin herhangi bir deplasmanda bir kaç istisna maç dışında elini kolunu sallayarak kazandığını gördünüz mü? Bu sezon Fenerbahçe'nin aldığı 6 deplasman galibiyeti de tek farkla geldi, bunların üç galibiyeti uzatma dakikalarında atılan gollerle geldi. Aynı şey keza Galatasaray içinde geçerli, son iki sezonun şampiyonu takım Kayseri deplasmanları dışında hiçbir Anadolu deplasmanında kazanamadı. Kayseri deplasmanlarının da ne derece de deplasman sayıldığı da malum.



Büyük takımlardan biraz da olayı Anadolu takımları bazına indirirsek Süper ligde hiç mücadele etmeden, belli bir istek efor ortaya koymadan bu sezon kazanılan maç var mı? Ben TV karşısına geçtiğimde örneğin Konyaspor-Elazığspor maçını izliyorsam o maçta futbolu zevkli kılan unsurlardan birkaçını kesinlikle göreceğimdir. Ama aynı şeyi İspanya'daki Elche-Osasuna maçı için söyleyemem, İtalya'daki Verona-Sampdoria maçı için söyleyemem. Bu ülkelerde bu tip takımların aralarında oynadığı maçlar genelde hedefsiz, iki takım oyuncuların da bitse de gitsek modunda olduğu yapıda geçiyor. Süper Ligde ise birkaç istisna maç dışında ben en azından sahaya mücadele bazında bir şeyler koymadan ayrılan takım görmedim. Her sene ligden 16'nci 17'nci olarak düşen takımlar büyük bir mücadele ortaya koyarak düşüyor ve genelde bu takım bu sezon küme düşmeyi haketmemişti diyebiliyoruz.

Süper Ligin olumsuz tarafı hiç mi yok elbette var, bütün bu olumsuz yanları zaten haftasonları TV programlarında dile getiriliyor. Ama biz hep ligimizin kötü yanlarını değerlendirdiğimiz için hep diğer ülkelere göre nedense kendimizi ezilmiş hissettiğimiz için hiç ligimizdeki güzelliklerden bahsetmiyoruz. Mesela Pazartesi günü oynanan Konyaspor-Elazığpsor maçı berki de sezonun en güzel maçlarından biriydi ancak bu maç hangi TV programında ya da gazetede değerlendirildi? Tabi bunları değerlendirmek yerine Emre Belezoğlu rakibine küfretti, Burak Yılmaz rakibine dirsek attı gibi olumsuz gelişmeler varken neden Konyaspor-Elazığspor maçı konuşulsun ki? Lütfen ligimizin değerini bilelim ligimize sahip çıkalım, lütfen.
Devamını Oku »

11 Şubat 2014 Salı

NBA Çaylak Sıralaması [ 2.YAYIN ]

Hiç yorum yok:

1 Michael Carter-Williams : PHILADELPHIA 76ERS



Michael Carter-Williams geçtiğimiz hafta omzundan bir sakatlık geçirdi. Kaybedilen Brooklyn maçında 21 sayı atan MCW,sonraki maçta Boston Celtics'e karşı 11 sayıyla oynadı. Ocak ayında 16.5 sayı 5.6 ribaund ve 5.6 asist ortalamayla oynayan MCW, ayın çaylağı ödülüne layık görüldü.


2 Victor Oladipo : ORLANDO MAGIC


Oladipo,Ocak ayında MCW'nin ortalamalarına yakın bir ortalamayla oynadı. 15.6 sayı,4.9 ribaund ve 4.3 asist ortalamalarıyla oynayan Oladipo, MCW %38.8'le atarken %43.2 saha içi isabetiyle rakibini bu alanda geçti. Double-double'lar yapmayı da başaran Oladipo maç başına 1.5 top çalma istatistiğiyle oynadı. Zirvede hala MCW var fakat Oladipo adım adım ona yaklaşıyor.

3 Trey Burke : UTAH JAZZ


Burke Batı konferansında Ocak ayının çaylağı ödülünü almayı başardı. Ve 6.8 asist ortalamasıyla bütün çaylakları geride bıraktı. Ayrıca sadece 2.3 top kaybına karşın. Batı konferasında ki çaylaklar arasında 11.8 sayı ortalamasıyla 1.sırada yer aldı. Şutlarında problem yaşayan Burke sadece %35.1 ile şut attı. Fakat Batı konferasında onu zorlayabilecek bir çaylak çıkmadığı için ödülleri almaya devam edecek gibi duruyor.

4 Tim Hardaway, Jr. : NEW YORK KNICKS
Hardaway göstermiş olduğu harika performansla listemizde 4.sıraya kadar yükselmeyi başardı. Perşembe günü oynanan Cleveland maçında 11-19 sahaiçi ve 6-12 çizgi performansıyla 29 sayı atan ve kariyer rekorunu kıran Hardaway iyi bir çıkış yakaladı.Koçu Mike Woodson; "Onu daha rahatlamış görüyorum ve bizim için daha çok çalışmaya başladı.Bunu görmek güzel. Kenardan geliyor ve harika bir iç çıkartıyor. Gerçekten muhteşimdi." şeklinde bir açıklama yaptı.

5 Giannis Antetokounmpo : MILWAUKEE BUCKS


Görünüşe göre "Greek Freak" 'in endişeleri sona erdi.Uzun bir süredir ailesiyle görüşemeyen Yunan oyuncu geçtiğimiz günlerde ailesiyle bir araya geldi. Antetokounmpo'nun ebeveynleri ve 2 kardeşi Pazar günü Milwaukee'ye geldi. 19 yaşındaki oyuncu ilk kez ailesinin önünde bir NBA maçına çıktı. Ve bu maçta Knicks potalarına 15 sayı atmayı başardı. Bu galibiyetle Bucks'ta 6 maçlık mağlubiyet serisine son vermişti.

6 Pero Antic : ATLANTA HAWKS


Antic listemize girdi fakat şanssızlık onun peşini bırakmadı ne yazık ki. Londra'daki maçta sağ ayak bileğinden sakatlanan Antic'in bu sakatlığını doktorlar fark etmediler.Daha sonra başka bir maçta aynı yerden sakatlanınca oyuncunun daha önceden bir sakatlığı olduğu ortaya çıktı. Antic'in 2-3 haftadan önce oynaması zor görünüyor.

7 Ryan Kelly : LOS ANGELES LAKERS


Kelly Ocak ayından iyi çalışan çaylaklardan bir tanesiydi.%40.8 ile şut atan Kelly 9.1 sayı ve 3.7 ribaund ortalamasıyla oynadı.Lakers'ın Minnesota'ya kaybettiği gecede 2-11 attı fakat ondan önceki 8 maçta çift hanelere çıkmayı başarmıştı.Kelly her geçen gün bizi şaşırtmaya devam ediyor.Başka bir durum ise onun iş ahlakı.Takım arkaşları ve koçu ondan övgüyle bahsediyorlar.

8 Nick Calathes : MEMPHIS GRIZZLIES


Calathes, Mike Conley takımdayken çok fazla süre alamıyordu.Fakat Conley'in yaşadığı sakatlık sonrası süreleri artan Calathes bu şansı iyi kullandı. Grizzlies'ın Milwuakee'yi yendiği maçta 40 dakika sahada kalan 8/12 isabetle 22 sayı atan ve daha önemlisi hiç top kaybı yapmayan Calathes kariyer gecesini yaşadı. Conley döndüğünde belki tekrar süreleri azalacak fakat şimdilik iyi bir oyun oynuyor.

9 Nate Wolters : MILWAUKEE BUCKS


Wolters ilk haftalarda çaylak sıralamasındaydı fakat Brandon Knight ve Luke Ridnour'un dönmesi onun sürelerini azaltmıştı. Fakat 2. tur seçimi olan Wolters tekrar kendini göstermeye başladı. Son 4 maçında 8.5 sayı 3.8 ribaund ve 4.3 asist ortalamasıyla oynarken %40 ile şut attı. Wolters kendisiyle ilgili olarak ; "Sezon başında topu sadece paylaşmak amacıyla kullanıyordum fakat şimdi top elimdeyken daha agresif olmaya çalışıyorum. Eğer agresif olursam savunmanın işini dahada zorlaştırırım ve böylelikle daha iyi katkı verebilirim.Yapmam gereken agresif olmak ve eğlenmek." şeklinde konuştu.

10 Kentavious Caldwell-Pope : DETROIT PISTONS


KCP adını Rising Stars kadrosunda görmeyince üzüldü. Pope bu sezon oynadığı 45 maçın 40'ına ilk 5 başlamış ve Pistons'ın en iyi savunmacısı olarak göze çarpmıştı. Hücumda inişli çıkışlı bir performans gösterse de o maçta oynamayı hakediyordu. KCP konuyla ilgili ; "İyi bir iş çıkarttığımı düşünüyordum. Açıkcası ilk başta üzüldüm fakat sonra oyunuma odaklanmaya devam etmeye karar verdim." şeklinde bir açıklama yaptı.
Devamını Oku »

5 Şubat 2014 Çarşamba

NBA Sezon Ortası Değerlendirmesi (En Kötüler)

Hiç yorum yok:
Bugüne kadar duymaya alışık olduğunuz ödüllerin zıtlarını verelim dedik ve 7 bireysel ödülü bu sezonun şimdiye kadar ki 'kötülerine' verdik.

Her ne kadar negatif bir konu olsa da, NBA'de en kötülerin en kötüsü olanları da konuşmak lazım. Bu konu hiçbir takımı, takım taraftarlarını veya oyuncuyu yermek için yapılmamıştır. Bunu konuya geçmeden önce belirteyim.


En Az Gelişme Gösteren Oyuncu

Jan Vesely, PF, Washington Wizards




Bu sezon patlama yapması beklenen birçok oyuncu beklenen patlamayı yaptı. Washington'dan Vesely ise bu oyuncular arasında kesinlikle yer almıyor. Vesely bu sezon 3.6 sayı ortalaması(geçen sezon 2.5) ile oynuyor ve maç başına tam 16 dakika süre alıyor. Sezonun ortasına girdiğimiz bu döneme kadar Vesely, attığı 494 sayı karşılığında 325 faul yapmış durumda.

Bu kuşkusuz ki Washington'ın 2011 Draftında Vesely'i 6.sıradan seçerken bekledikleri şey değildi. Bakın bu Çek oyuncudan sonra seçilen oyuncular kimler:

Klay Thomspon (GSW için geleceğin yıldız adayı)
Markieff ve Marcus Morris kardeşler (Phoenix adına sağlam rol oyuncuları oluyorlar)
Kawhi Leonard (Spurs'ün gelecekteki yıldızı)
Nikola Vucevic (NBA'in değeri yükselen uzunlarından)
Iman Shumpert (Sağlıklı olduğunda sağlam katkı veren bir oyuncu)
Kenneth Faried (Denver'ın ribaunt makinesi)
Reggie Jackson (OKC'de WB'nin yerini çok iyi dolduruyor)
Jimmy Butler (Yeniden kurulan Bulls'un gelecekteki yıldızı)

Bu arada Vesely 44 maçın 28'inde oynamış durumda ve Nene ile Trevor Booker gibi oyuncuların arkasında oynuyor. Al Harrington da döndüğünde Vesely'nin süreleri iyice azalacak.



En Kötü Koç

Larry Drew, Milwaukee Bucks




Sezon başı Jason Kidd ağır eleştiriler toplasa da hatta yılın en kötü koçu ilan edilmiş olsa bile son 10 maçlarının 8'ini alarak toparladı. 
Orlando'dan Jacque Vaughn'da zorluklar yaşıyor ve ligin en kötü 2. derecesine sahipler.O da bu ödülün ucundan tutuyor açıkçası. Drew, geçtiğimiz sezon 8. sıradan play-offa giren Bucks'ı, NBA'in en kötü takımı yaptı ve Milwaukee şu an 8-36 ile en dipte.

Brandon Knight ve O.J Mayo gibi backcourtunuz, Larry Sanders gibi bir uzununuz, patlama sezonunu yaşayan John Henson ve iyi bir çaylak Giannis'iniz varken bu sonuç düşündürücü. Bu kadroya rağmen Bucks, 91.1 sayı üretiyor ve bu alanda sonuncu.Ayrıca ribaunt alanında 25.sıradalar. Son 10 maçlarının 9'unu kaybettiler ve artık drafttan 1. seçecekleri kesinleşti gibi bir şey. Orlando'nun bile 5.5 maç fark atmış durumda olduğunu söyleyelim.

En Kötü 6.Adam

Gerald Wallace, Boston Celtics




Sakatlıklar dolayısıyla son zamanlarda kendisine ilk beşte yer buluyor olmasına rağmen, Gerald Wallace bu ödülü alabilmek için yeterli dakika 6. adamlık yaptı. Tabi takımın 6.adamlığı ona verildi mi verilmedi mi bilemeyiz fakat görünen durum bu.


Onu ne olarak görürseniz görün, iyi sezon geçirmediğini hepimiz söyleyebiliriz. Maç başına 23 dakika süre alan Wallace, 4.7 sayı 3.3 ribaunt ortalamaları tutturmuş durumda. Gerald Wallace, ilk beş başladığı son 2 maçta 28 Ocak'taki Knicks maçında -27, ve 26 Ocak'taki Nets maçında -14 artı/eksi oranı tutturdu.

En Kötü Savunma Yapan Oyuncusu

Andrea Bargnani, New York Knicks




Diğer ödüller gibi bunda da birkaç aday sıralayabiliriz. James Harden sezon başından beri savunmada sıkıntılar yaşıyor. Bu durum Cavs'den Kyrie Irving, Portland'dan Mo Williams ve Minny'den Pekovic için de geçerli.


Yine de biz Bargnani'yi seçiyoruz. Tüm hücum özelliklerine rağmen draftın 1 numaralı oyuncusu için sahanın savunma kısmı o kadar parlak değil. Sezonda şu ana kadar sadece 14 top çalma yapan Bargnani'nin blokla ve ribauntla da arası pek iyi değil. Verilere göre rakipler Bargnani varken daha iyi atıyor. %52 ile atan rakipler Bargnani yokken %50 ile atıyor.

En Çok Hayal Kırıklığı Yaratan Çaylak

Anthony Bennett, Cleveland Cavaliers




Bu sezon çaylaklar adına kötü bir sezon ve sadece MCW ile Trey Burke beklentileri aşmış durumda. 
Bu makalede en kolay seçim Anthony Bennett'tı elbette. Draftın 1 numaralısı ilk sezonunda çok sıkıntı yaşıyor. 2.8 sayı 2.4 ribaunt ortalamalarıyla oynayan Bennett, %28 ile şut atıyor.

New Orleans maçında attığı 15 sayı, Ocak ayında attığı diğer maçlardaki toplam 13 sayıdan daha fazla.

Geçtiğimiz haftalarda Chad Ford, Bennett için son 20 yılın en kötü 1.seçimi demişti.Eğer New Orleans maçındaki 15 sayı bir şeylerin habercisi değilse bu cümle doğru gibi gözüküyor. Henüz pozisyonunu ve sahada olduğunda nereden iyi attığını keşfedemedi ve PF olduğu zaman savunmada yetersiz kalması ve üçlüğün %19 olmasıyla 3 numarada da oynayamaması onu sıkıntıya sokuyor.

En Değersiz Oyuncu

Royce White, Philadelphia 76ers




Bu karar Royce White ile Andrew Bynum arasındaydı fakat Bynum, Indiana Pacers ile anlaştı ve hala bir şansı var. 
Bu iki oyuncu da profesyonel basketbola sıcak bakmayan oyuncular. İkisi de Philadelphia ile resmi maça çıkmamış oyuncular.

Bynum, yazın imzaladığı Cavs'de takımdan ihraç edilmeye kadar gitti. Bu arada White ise Philadelphia'ya takas oldu. Philadelphia'da oynamayan White, Rockets'ta da 0 maç oynamıştı.

Diğer günlerde takımların sezon ortası değerlendirmelerini sizlerle paylaşacağım...

Devamını Oku »

3 Şubat 2014 Pazartesi

NBA Çaylak Sıralaması 03.02.2014

Hiç yorum yok:

1 Michael Carter-Williams : PHILADELPHIA 76ERS


Carter-Williams oynadığı son 4 maçta şut performansı konusunda biraz sorunlar yaşadı.%33.8 sahaiçi isabetiyle oynamasına rağmen %46 ile 3 sayı attı. İyi bir hafta geçirdiği söylenebilir. 17.3 sayı,5.0 ribaund ve 6.8 asist ortalamasıyla oynadı. Bu istatistiklerle devam ettiği sürece burada kalacaktır.

Bu Sezonki İstatistikleri; 17.2 Sayı, 5.5 Ribaunt, 6.6 Asist

*Kasım 2013'te Ayın çaylak oyuncusu seçildi.


2 Victor Oladipo : ORLANDO MAGIC


Oladipo'nun kendini bulduğu ve MCW'ye yaklaştığı haftalardan birini yaşadık. Son 4 maçta 19.0 sayı 6.5 ribaund 4.3 asist ve 2.3 top çalma ortalamarıyla oynadı. Daha iyisi şut yüzdesi %49.1 ve 3 sayı yüzdesi %50'ydi. Eğer Oladipo MCW'yi yakalamak istiyorsa bu istatistikleri sürekli yapması gerekecek.

Bu Sezonki İstatistikleri; 13.8 Ribaunt, 4.4 Ribaunt, 3.9 Asist

*Aralık 2013'te Ayın oyuncusu seçildi.

3 Trey Burke : UTAH JAZZ



Burke ise ortalama bir hafta geçirdi diyebiliriz. Kazandıkları Wizards maçında %80 ile şut atıp 12 sayı üretti ve 8 asist yaptı. Ayrıca hiç top kaybı yapmadı. Son 4 maçında sadece 1 kere çift haneli rakamlara ulaşabilen Burke, kendini tecrübeli bir oyuncu gibi göstermeye devam ediyor ve bu onu 3. sırada tutuyor.

Bu Sezonki İstatistikleri; 12.9 Sayı, 3.1 Ribaunt, 5.7 Asist

*Aralık 2013'te Ayın Çaylağı seçildi.

4 Giannis Antetokounmpo : MILWAUKEE BUCKS



Yunan oyuncu koçunun beklentilerini aşmış durumda. Koç Larry Drew onun hakkında; "Ben onun dil konusunda sıkıntılar yaşayacağını düşünmüştüm fakat o NBA terimlerini iyi kavradı ve çok şey öğrendi. Ve benim beklentilerimi aştı." şeklinde bir açıklama yaptı.

Bu Sezonki İstatistikleri; 7.1 Sayı, 4.6 Ribaunt, 1.8 Asist

5 Pero Antic : ATLANTA HAWKS


Antic listemizde yükselmeye devam ederken ne yazıkkı yaşadığı sakatlık onu durdurdu. Sağ bileğindeki sakatlık yüzünden önümüzdeki 2-3 hafta forma giyemeyecek olan Makedon oyuncu ayağını Londra'da sakatlamıştı fakat doktorlar onun bu sakatlığını biraz geç fark etti.

Bu Sezonki İstatistikleri: 5.8 Sayı, 3.4 Ribaunt, 1 Asist

6 Tim Hardaway, Jr. : NEW YORK KNICKS


New York Knicks koçunun söylediğine göre Hardaway Jr. diğer çaylaklara göre terazinin önünde. Mike Woodson; "Bunu hep söyledim. Hardaway Jr., diğer çaylaklara göre önde. O tipik bir çaylak oyuncu değil. Kolejde fazla zaman geçirmedi. Babası (eski All-Star Tim Hardaway) onun üzerinde yaptığı koçlukla oldukça iyi bir iş çıkartmış. Hardaway'deki soğukkanlılığı görmek zor değil ve bu kesinlikle onu diğer çaylaklardan ayırıyor."

Bu Sezonki İstatistikleri: 9.3 Sayı, 1.4 Ribaunt, 0.8 Asist

7 Steven Adams : OKLAHOMA CITY THUNDER


Adams eğlenceli kişiliğiyle beni etkilemeyi hep başarıyor. Lisedeki koçu Rob Hurd onun hakkında; "Onun kendini ve diğer insanları eğlendirmek konusunda harika bir yeteneği olduğunu düşünüyorum. Şu ana kadar NBA'de ona karşı kötü bir tavır takınan kimseyi görmedim." şeklinde bir açıklama yaptı.

Bu Sezonki İstatistikleri: 3.7 Sayı, 4.4 Ribaunt, 0.7 Asist

8 Ryan Kelly : LOS ANGELES LAKERS


Duke çıkışlı Ryan Kelly geçtiğimiz hafta listeye girmesinin ardından bu haftada formunu korudu. Son 4 maçta ortalama 24 dakika sahada kalan Kelly 9.3 sayı ortalaması yakalarken bunu %44.4 saha içi ve %40 3 sayı atış yüzdesiyle başardı. Kelly göstermiş olduğu çalışma azmiyle takım arkadaşları ve koçu tarafından saygı kazanıyor. Mike D'Antoni ; "Çok iyi savaşıyor ve akıllı şutlar kullanıyor. Daha iyi olmaya devam edecektir."

Bu Sezonki İstatistikleri: 6.6 Ribaunt, 3 Ribaunt, 1 Asist

9 Ben McLemore : SACRAMENTO KINGS


Son 4 maçın 3'ünde çift hanelere ulaşan Ben McLemore tekrar listemize girdi. Rudy Gay'in oynamamasından iyi faydalanan Ben, %50 ile şut attığı Denver Nuggets maçını 18 sayı ile tamamladı. Ertesi gece oynanan Utah maçında 14 sayı attı. McLemore eğer süre verilirse neler yapabileceğini ve gelecekte iyi bir oyuncu olacağının sinyallerini verdi.

Bu Sezonki İstatistikleri: 7.7 Sayı, 2.8 Ribaunt, 0.9 Asist
*Kasım 2013 Ayın Çaylağı seçildi.

10 Kentavious Caldwell-Pope : DETROIT PISTONS


Son 4 maça baktığımızda Caldwell-Pope 9 sayı ortalama yakaladı ve %46 ile şut attı. Savunmada göstermiş olduğu gayret onu listede tutmaya devam ediyor. Georgia çıkışlı oyuncu her geçen gün kendini geliştirmeye devam ediyor. Kasım ayında %34 şut yüzdesiyle oynayan Pope, Aralık ayında %41, Ocak ayında ise %47'lere kadar çıkmayı başardı.

Bu Sezonki İstatistikleri: 7.5 Sayı, 2.3 Ribaunt, 1 Asist

Haftalık olarak devam edecektir Çaylak Sıralaması...
Devamını Oku »