2 Şubat 2014 Pazar

Kış Güneşi


Maçtan 1 saat önce Bursaspor'un kadrosunu öğrendiğimizde şaşırdık çünkü Daum çok acayip bir şey deneyecekti. Orta sahayı Şamil ve Belluschi'ye emanet eden Daum, onların önüne 4 tane ofansif gücü yüksek ancak savunmaya yardımı sınırlı olan oyuncuları koydu: Sercan Yıldırım, Kazım Kazım, Sestak ve yeni transfer Fernandao. Mancini ise 3-5-2'den vazgeçmezken savunmadaki 3'lüyü tamamen yerli oyunculardan oluşturdu. Galatasaray taraftarları yeni transferlerin nasıl oynayacağını beklerken gün içinde Alex Telles'den kötü haber geldi: Lisansı yetişmemişti. Telles'in yanı sıra Koray Günter ve Ontivero da kadroda yoktu. Yeni transferlerden yalnızca Hajrovic, Mancini tarafından kadroya alındı.

Maçtan önce Daum, basına verdiği demeçlerde "Galatasaray'ı çok iyi analiz ettik, İstanbul'a galibiyet için geldik" cümlelerini kurdu ancak ilk düdükle beraber sahada 7 maçtır yenilmeyen Bursaspor'dan eser yoktu. Özellikle orta sahada Galatasaray bariz bir üstünlük kurdu. Sahada dağınık, ne yaptığını bilmeyen bir Bursaspor; karşısında da puan farkını kapatmaya hevesli, kendilerine olduğu gibi taraftarlara da şampiyonluk inancını aşılamaya niyetli bir Galatasaray takımı vardı.

Golleri tek tek yazmaya kalksam yazı epey uzun hale geleceğinden takımın genel performansına değinmekte fayda var. Maçın başından sonuna kadar mücadeleden kaçmayan, Bursaspor'a nefes aldırmayan bir Galatasaray izledik. Özellikle maçın 10.dakikasından 43.dakikasına kadar şiir gibi top oynadılar. Bu noktada da Melo, Sneijder ve Eboue'nin performanslarına dikkat çekmek gerek. Bilhassa Melo bu sezonun genelinde zaten belli bir düzeyde futbol oynuyordu ancak bugün adeta resital izledik. Sneijder 3 gol attığından ön planda gibi gözükebilir ama takımı öne iterken arkayı da kusursuz şekilde toplayan Melo'yu da en az Sneijder kadar, belki de daha fazla övmek gerek diye düşünüyorum. Melo yaptığı 2 asistin yanı sıra Selçuk ve Sneijder ile birlikte Bursaspor orta sahasını adeta dümdüz etti. Şamil ve Belluschi, kuşkusuz bu maçı uzun süre hatırlamak istemeyeceklerdir. 


Eboue'ye gelecek olursak bu sezon Kopenhag maçı haricinde iyi oynadığı bir dönem hatırlamıyordum, bugüne kadar elbette. Sadece golüyle değil yaptığı bindirmelerle, rakibin sol kanadına göz açtırmamasıyla ve Galatasaray taraftarlarının, eminim ki diğer takım taraftarlarının da, bıktığı tuhaf hareketlerini bu maçta yapmamasıyla ön plana çıktı desem yanlış olmaz. Eboue bugün sahada Arsenal döneminden kesitler sundu ve iyi oynadığında takımın çehresini ne kadar değiştirebileceğini gösterdi. 

Gelelim günün kahramanı Wesley Sneijder'e. Sahada kaldığı 57 dakika boyunca ne kadar kaliteli bir futbolcu olduğunu, potansiyeline eriştiğinde ne kadar üst seviyede performans gösterebileceğini hepimize hatırlattı. Geçen haftaki Gaziantep deplasmanında takımın geri kalanıyla beraber o da silik bir görüntü çizmişti ancak bugün şampiyonluk ateşinin yeniden yanmasında en büyük pay O'na aitti. Özlemişiz be Wesley.

Maç 6-0 bitmiş olabilir ancak bazı sorunlar hala devam ediyor. Öncelikle Selçuk İnan'ın performansına değineyim. Geçen sezona olduğu gibi bu sezona da oldukça kötü giriş yaptı Selçuk. Kötü oynamaya da devam ediyor ama bugün attığı gol umarım onu biraz olsun silkelemiştir. Melo şu durumdayken yanına 2011-12 sezonundaki Selçuk gelse Galatasaray acayip bir güce sahip olacak. Duran top sorunu da devam ediyor. Ceza sahasına yapılan ortalardan maalesef hiçbir şey çıkaramıyor Galatasaray. Bırakın pozisyona girmeyi kesilen ortada top Galatasaray'lı bir oyuncuya temas etse sevinir hale geldik. Elde Drogba, Melo gibi hava toplarına hakim oyuncular varken bu zayıflık, takım için büyük bir handikap oluşturuyor hiç kuşkusuz.

2 yorum: