Herkese iyi akşamlar öncelikle. Bu akşam Spor Toto Süper Lig'de Fenerbahçe Rizespor gibi zor bir deplasmandan 3 puanla dönmeyi başardı. Öncelikle bu galibiyetin diğer galibiyetlere benzemediğini daha bir anlam ifade ettiğini düşündüğümü söyleyerek yazıma başlıyorum.
Maç öncesinde Fenerbahçe ideale yakın bir kadroyla sahaya çıkmıştı. İlerideki hücum hattında Sow - Emenike - Kuyt üçlüsü, savunmanın normal as futbolcularla oluşması gayet doğal. Herkes orta sahada kimin oynayacağını merak ediyordu. Ersun Yanal maça Topal - Cristian - Alper 3'lüsü ile başladı. Eksiklere bakıldığında aslında çıkabilecek en iyi 3'lü diyebilirim şahsen. Rizespor ise maça hücum ağırlıklı bir kadro ile çıkmayı tercih etti. Özellikle Sercan gibi Kweuke gibi Tevfik gibi isimler Fenerbahçe kalesi için birer tehditti.
Maça Rizespor daha hızlı başladı. Üst üste buldukları ataklar nitekim golü de erken bir zamanda getirdi. Savunmada Alves'in hatasını affetmeyen Rize golü atmayı başardı. İlk 15 dakika ise Fenerbahçe savunmasının acizliği gözler önündeydi. O 15 dakika içinde 1'den daha fazla gol yiyebilirlerdi. Ama yine de ucuz atlattılar diyebiliriz. Hatta Kweuke az kalsın 2. golü atacaktı ki top dışarı çıktı. Fenerbahçe'de burada savunmada yerleşememe sorunu var. Atağa çıktıktan sonra geri dönerken kaptırılan toplar çok pahalıya mal olabiliyor. Bir an önce bu sorunu çözmeliler.
Golden ve ilk 15 dakikadan sonra atak bulamasa da yine de toparlanmış bir Fenerbahçe izledik. Daha sahaya hakim olan, sahayı rakibine göre çok daha iyi parselleyen ve isteyen bir Fenerbahçe vardı sahada. Belki bunu pozisyona çeviremediler ama bu kadar çabuk direnç göstermeleri de önemli. Bunun dışında Rizespor ise o fırtınalı hallerini geride bırakmış biraz daha kendi yarı sahasına çekilmişti. Skorun da verdiği bir rahatlık söz konusuydu.
Fenerbahçe'de Alper orta alanda dikine gidebiliyordu sadece. Klasik Cristian Baroni izliyorduk sahada. Kanatlarda oynayan Emenike pek de iyi oynayamadı diyebiliriz. Ona atılan toplarda Webo'nun yaptığı gibi topu kontrol edip yüzünü kaleye dönme özelliği gelişmediğinden bu tip sorunlarla karşılaşabiliyor. Rizespor'un "İlk yarı böyle bitse de gitsek." mantığıyla oynadığı dakikalarda Sow ile Fenerbahçe net bir gol kaçırdı. Aslında bu gelecek golün de habercisiydi. Nitekim Cristian serbest vuruştan attığı golle durumu son dakikada 1-1 yaptı. Atılan golün zamanlaması Fenerbahçe adına mükemmelken, Rize hiç de hesapta olmayan bir gol yemişti.
Bu arada her ne kadar Cristian'ın golü serbest vuruştan da olsa yani golün asisti olmasa da ben golün asistini, hatta golün %60'ını Caner'e yazıyorum. Cristian serbest vuruşu kullanmadan önce Caner'in "Topu sağ köşeye at." demesi golün oluşumunda büyük pay sahibiydi.
Fenerbahçe ikinci yarıya daha iyi çıkmak zorundaydı. Tamam belki ilk yarının son anlarında oyun biraz da olsa düzeldi ama yine de 2. gol için yeterli bir oyun değildi bu oyun. İleriye çıkışlarda topun orta sahadan hücuma geçmesinde hala sorunlar vardı. Alper dışında hücuma çıkan, koşan bir adam göremedim açıkçası. İkinci yarı Fenerbahçe'nin baskısıyla başladı. Rize'nin daha bir oyunu kendi yarı sahasında kabullenmesi Fenerbahçeli futbolcuları hırslandırdı diyebiliriz. Özellikle Gökhan ve Caner'in de kanatlardan ataklara yardım etmesi hücumda verimliliği sağladı. Bu dakikalarda Rizesporlu Kweuke'nin sakatlanıp Rıza Hoca'nın onun yerine oyuna bir stoper dahil etmesi bana kalırsa maçın dönüm noktasıydı. O anda Rizespor'un maçı almak değil de maçtan puan almak amacında olduğunu herkes farketti. Ve nitekim yanılmadık.
Maçta Fenerbahçe artık tam anlamıyla oyunun kontrolüne aldı diyebiliriz. Bu bölümde Alper'in kafa vuruşunu kurtaran Serkan gecenin kurtarışlarından birine imza attı. Daha sonra devreye klasik Ersun Yanal faktörü girdi. Birden oyuna Webo'yu alarak sistemi 4-2-4'e döndürdü. Ne kadar doğru olduğu tartışılır ama işe yaradığı bir gerçek. Sadece 2 orta saha ile mücadele etti Fenerbahçe bu bölümlerde. Tabi ileri dörtlüden Kuyt zaman zaman geri geldi. Tam da maç bu şekilde giderken Fenerbahçe Webo'nun usta bir kafa vuruşu golü ile 2-1 öne geçmeyi başardı. Hiçbir kalecinin o topu tutamayacağı da bir gerçek. Çok güzel bir yere gönderdi topu. Fenerbahçe skor avantajını da eline geçirdikten sonra oyuna Selçuk girdi ve tekrar klasik 4-3-3 sistemine dönüldü ve daha fazla risk alınmadı. Son dakikalarda Rize 1-2 defa gelmek istese de başarılı olamadılar. Ve Fenerbahçe şampiyonluk virajındaki en önemli deplasman maçlarından birini daha kazanmayı başardı.
Bu arada maçın da istatistikleri şu şekilde oluştu ;
Şimdi gelelim başlığımıza. Evet, Fenerbahçe gerçekten şampiyonluğa doğru adım adım gidiyor. Bunu her bakımdan görebilmek mümkün. Bir kere oyunda skor olarak geriye düştükten sonra maçı döndürmesini bilen bir Fenerbahçe var bu sezon. Takımda pes etmeme duygusu hakim. Ersun Yanal ile birlikte gelen tempo üst düzeyde var. Takımın 11 futbolcudan değil 24 futbolcudan oluştuğu duygusu ve düşüncesi de var. Aynı zamanda başka takımların değil kendi takımın oyununa bakan bir ideoloji de var. Sonuna kadar da böyle olmalı.
Aslında belki de en önemlisi takımda mutluluk var. Kaos yok. Arkadaşlık var. Sevgi ve saygı var. Fenerbahçe bu şekilde şampiyonluğu çağırıyor. Ve şampiyonluk da galiba koşar adım geliyor Fenerbahçe'ye doğru.
Herkese iyi geceler.
Uğur Sever
10 numara
YanıtlaSil