31 Aralık 2013 Salı

SPOR TOTO SÜPER LİG İLK YARI DEĞERLENDİRMESİ

Dile kolay. Spor Toto Süper Lig'in ilk 17 haftası geride kaldı. Son zamanların gerçekten açık ara en iyi ilk yarılardan biriydi diyebiliriz. Gerek sürpriz takımların çıkışlarıyla, gerek büyük takımların performanslarıyla gerekse de ligin düşme potasındaki takımların amansız mücadeleleriyle iyi bir ilk yarı oldu diyebiliriz. Elimden geldiğince size bu sezonun ilk yarısını değerlendirmeye çalışacağım. Öncelikle takım takım değerlendirmektense, ligi 3'e bölüp; zirve takibini sürdüren takımları, orta sıra takımlarını ve düşme hattındaki takımları değerlendirmeyi düşünüyorum. 

İlk olarak Spor Toto Süper Lig'in ilk yarısının puan tablosu şu şekilde oluştu : 




Şimdi de ilk yarıdaki gol krallığı yarışına bir göz atalım




LİGİN ZİRVESİ : 






Her şeyden önce bu sezonun ilk yarısındaki zirve mücadelesi çok zevkli geçti diyebiliriz. Bazı Anadolu takımlarının da zirveye ortak olduğu anları görebildik. Öncelikle ligin lideri Fenerbahçe'den biraz bahsedelim. Fenerbahçe, Ersun Yanal'ın gelişiyle beraber hücum takımı oldu. Yaptığı transferler, oynadıkları tempolu ve golü isteyen oyun, oyuncularının bitmek tükenmek bilmez enerjisi takımı ilk yarının lideri yaptı. Baktığınız zaman maçların ikinci yarılarında oyundan düşmeyen, aksine daha çok savaşan bir takım izlettirdi bize Ersun Yanal. Hücumdaki Kuyt - Sow - Emenike - Webo 4'lüsünün uzun yıllar sonra Fenerbahçe'nin en iyi hücumcuları olduğunu izleyebildik. Fenerbahçe bu 17 haftalık süreç içerisinde gerek içeride gerekse de dışarda önemli maçlar kazandı. Ligin zirvesindeki takımlardan yabancı sınırına takılmayan yani yabancı sınırını bir sorun olarak görmeyen ve takıma da yansımayan tek takım Fenerbahçe'ydi. Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki tek sıkıntılı noktasını da hücuma çıkarken doğru pas tercihlerinin gelmemesi olduğunu söyleyebiliriz. Bunun çözümü de kaliteli bir 10 numara futbolcusu almaktan geçiyor. Onun dışında Fenerbahçe sezonun ilk yarısına damga vurdu ve en yakın rakibine 8 puan fark atarak liderlik koltuğunda şu anda tek başına kaldı.


Galatasaray'a geldiğimizde aslında ne yazsak az kalır. Fatih Terim'in ligin henüz 6. haftasında başkan Ünal Aysal tarafından kovulması, takımın Şampiyonlar Ligi'nde mücadele ettiği için lige fazla konsantre olamadığını ve Fatih Terim'in yerine gelen Mancini'nin takımı fazla bilmemesi Galatasaray'ın liderden bu kadar fazla puan farkı yemesine neden oldu. Bunların yanında yabancı sorununun eklenmesi Galatasaray'ın işini epey zorlaştırdı. En basitinden her maça farklı bir kadro ile çıkıyorlar. Henüz oturmuş bir sistemleri ve kadroları yok. Sol bek mevkisindeki eksiklik, stoperlerinin zamanlama hataları yapmaları ve Selçuk'un bu sezonki formsuzluğu da kötü gidişin sebepleri olarak gösterilebilir. Takımın şu anda ve ligin ikinci yarısında 3 kulvarda mücadele edecek olması onların ivmelerini düşürebilir. Takıma yapılacak 1-2 takviye ile ligin ilk yarısından daha iyi bir performans gösterebilirler ama kesinlikle ligin ilk yarısını göz önüne aldığımızda en iyi takım diyemeyiz onlar için. 

Ligin ilk yarısında sürpriz yapan takımlardan biri de Kasımpaşa'ydı. Gerçekten de sezon başında yaptığı transferlerin meyvelerini yemeye başladılar. Babel, Malki, Scarione gibi kariyerli ve bu ligde üst düzey oynayabilecek futbolcuları kadrolarına katmaları saha içi bakımından da onlara artı bir özellik kattı. Liderden 10 puan geride olsalar da büyük takım olmayan bir takım için bu olağanüstü bir performans. Ama önemli olan bu başarılı performansını ikinci yarıda sürdürebilecekler mi ? 2009 - 2010 sezonunda Bursaspor şampiyon olduğunda onlar ikinci yarıda da bu formunu sürdürmüş ve mutlu sona ulaşmıştı. Kasımpaşa için bu mutlu son belki şu an için zor, ama en azından ilk 4'te kalıp Avrupa'ya gitmeleri pek de zor bir şey olmasa gerek.


Gelelim ligin ilk yarısındaki en karmaşık takım olan Beşiktaş'a. Lige harika bie başlangıç yapan Beşiktaş, oyuncularından tam verim alıyordu. Ancak ligin 5. haftasında oynanan olaylı Galatasaray derbisinden sonra bir form düşüklüğü başladı. Beşiktaş'ın başarılı olabilmesi için tek bir şart var aslında. Zaten hali hazırda oyunu tek başına değiştirebilecek bir futbolcusu olmadığına göre Beşiktaş mutlaka takım oyunu oynamak zorunda. Kalecisinden forvetine kadar sahada birlik bütünlük sağlamaları şart. Beşiktaş ligin son haftalarında bunu yapamadı. Fernandes'in her ne kadar yalanlasa da takımdan gitmek istemesi, bir türlü savunma hattını oluşturamamaları, şans denilemeyecek boyuta kadar ulaşmış saha dışındaki olaylar da Beşiktaş'ın kötü gidişine adeta tuz biber ekti. Beşiktaş ikinci yarı düzelebilir mi ? Açıkçası zor. Takım oyunu gelmedikçe Beşiktaş'ta başarı da gelmez.


Ligin 5. ve 6. sırasına baktığımızda ise Roberto Carlos'un Sivası ve yenilenen Eskişehirspor'u görüyoruz. Sivasspor'un yükselişi de gerçekten bu sezonun ilk yarısına damga vuran olaylardan. Kendi kadrosunu yaratan ve teknik direktörlükte ilk kez bir takımı çalıştıran Roberto Carlos hiç de fena bir performans göstermedi. Takıma yeni katılan Cicinho'nun, Utaka'nın, Da Costa'nın başarılı olmaları yanına Aatif'in performansının üst düzey olması Sivasspor'u ilk yarı için iyi bir noktaya getirdi. Eskişehirspor ise ligin en ilginç takımı diye düşünüyorum. Ligin en az gol yiyen takımı durumundalar ve maçları liderlik potasında bulunan bir takım için sıkıcı geçiyor. Necati, Kamara, Bienvenü gibi hücum güçlerinin bulunmasına rağmen gol atmakta zorlanan bir yapıya sahipler. İlk yarıdaki bu oyun onları ikinci yarıda yükseltmez aksine daha da geriye doğru götürebilir diyerek ligin zirvesi bölümüne noktayı koyuyorum.


LİGİN ORTA SIRALARI




Ligin orta sıra takımlarında Trabzonspor'un olması dikkat çekiyor öncelikle. Evet, Trabzonspor bu sezon Avrupa Ligi'nin de etkisiyle ligi biraz boşladı. Bu boşlama ileride onlara pahalıya patlayabilir. Zira, şu anda bulundukları konum onları gelecek sezon için Avrupa'ya götüremiyor. Malouda ve Bosingwa transferlerini yapsalar da takımdaki diğer mevkilerdeki eksikler göze çarpıyor. Özellikle forvet hattında Henrique'nin iyi bir performans gösterememesi büyük sıkıntı. Bu 17 haftalık sürecin son haftasında Mustafa Reşit Akçay istifa etse de yönetim tarafından istifası kabul edilmedi ve hala takımın başında. İkinci yarı hem Avrupa'yı hem de ligi götürebilmek onlar adına zor olacak. Ama devre arasında takıma da mutlaka transfer şart.


Diğer orta sıra takımlarına baktığımızda Karabükspor ve Akhisar'ın sürpiz bir şekilde çıkışa geçtiğini söyleyebiliriz. Geçen sezon son hafta düşmekten kurtulan Karabükspor'un bu sezonun ilk yarısını ilk 8'in içinde bitirmesi Tolunay Kafkas'ın takımı olumlu yönde etkilediğini gösteriyor bize. İlhan gibi Akpala gibi Ahmet İlhan gibi hücum güçlerinin yanına Fransa'da oynamış ve belli bir tecrübesi olan Puygrenier'in eklenmesi Karabük'ün orta sıra takımı olmasını sağladı. İkinci yarı ben form düşüklüğü bekliyorum Karabük'te. Lua Lua'nın da takımdan ayrılması onları ilk 5-6 hafta epey zorlayacaktır. Ama yine de Tolunay Kafkas'ın takımı iyi yerlere getirebileceğini umuyorum. Akhisar ise 1.5 yıldan beri bu ligde bulunmasına rağmen en sempati duyduğum Anadolu takımlarının başında geliyor. Her şeyden önce sonsuz bir saygıyla ve takdirle izliyorum onları. Hamza Hamzaoğlu'nun oynattığı oyun, yaptığı transferler ince eleyip sık dokunulmuş bir elbisenin yapımı gibi adeta. Bir takımın başarılı olabilmesi için her şeyden önce takım oyununun önemli olduğunu gösterdi herkese. Sezon başında Gekas ile devam edilmemesi üzerine yapılmış olan Niasse transferi de tartışmasız en verimli transferlerden biri oldu ilk yarı itibariyle. İçeride çok zor maç kaybeden bir takım oldular. Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor ve Kasımpaşa gibi maçlardan toplam 10 puan çıkardılar. Kısaca ligin en keyif veren takımlarından biri oldu Akhisar. Umarım gidişatları da böyle devam eder.


Gelelim ligin diğer orta sıra takımlarına. Bursaspor'un bu takımlar arasında beni en çok hayal kırıklığına uğratan takım olduğunu belirtmekte fayda var. Sezon başındaki Vojvodina maçından sonra Hikmet Karaman'ın yönetim tarafından gönderilmesi ve onun yerine Daum'un gelmesi aslında bu hayal kırıklığının bir başı olarak nitelendirilebilir. Sezonun ortasında Batalla krizinin çıkması, yeni gelenlerin takıma bir türlü uyum gösterememesi ve hücumda kimin oynayacağı belirsizliği onları bir anda ligde 10. sıraya kadar getirdi. İkinci yarı umarım düzelirler. Ama şu andaki konumlarından daha iyi bir yerde ligi bitireceklerini düşünüyorum şahsen. Gençlerbirliği'ni ele alalım biraz da. Sezona Metin Diyadin ile giren Gençlerbirliği ligin ilk haftalarında hiç beklemediği puan kayıpları yaşadı. Bu puan kayıplarının şanssızlık olmaması, ayrıca kötü oyunun da olması Metin Diyadin'in sonunu hazırladı ve yerine "Şifo Mehmet" lakaplı Mehmet Özdilek geldi. Onun gelişiyle takımın olumlu bir hava yakalaması ve üst üste galibiyetler alması onları bu duruma getirdi. Oyunculara baktığımızda ise Stancu'nun ilk yarı itibariyle iyi bir performans gösterip takımı sırtladığını belirtebiliriz. Gaziantepspor ise ligde bu duruma nasıl geldi hala çözemediğim ender takımlardan. Sezon başında berbat denilebilecek bir başlangıç yaptılar ve ligin dibine adeta demir attılar. Ama daha sonra Gaziantepspor'da Bülent Uygun'un yerine gelen Sergen Yalçın'ın takımı nasıl düzelttiğini hepimiz gördük. Ligin açık ara en alternatifsiz kadrosu olmasına rağmen Antep'in şu anda orta sıralara kadar çıkması çok önemli. Sergen Yalçın'ın geldikten sonra takımın dirençli bir hal alması, maçı istemesi onları son 5-6 hafta için avantajlı bir duruma getirdi. Son zamanlarda Sergen Yalçın'ın kulüpten ayrılacağı haberleri dolaşmakta. Umarız hem Gaziantepspor hem de Türk futbolu için Sergen Yalçın tekrar görevinde devam eder temennilerinde bulunalım biz de.


LİGİN DÜŞME HATTI




Ligin düşme hattına baktığımızda büyük bir karmaşıklık bizi bekliyor. Öncelikle ligde düşme adaylarını saydığımızda ilk 3'te yer alabilecek olan Konyaspor'un ligde 13. olması onların bir başarısıdır diye düşünüyorum. Her ne kadar Itandje gibi Gekas gibi Hasan Kabze gibi isimleri kadrolarına katsalar da kabul etmeliyiz ki şu anki mevcut kadroları ligi götürmeye pek de müsait değil. Bu lige alışmamış ve epey tecrübesiz isimlerin kadroda bulunması onların aleyhinde olan bir durum. Ligin ilk yarısını şu kadroya ve oynadıkları kötü oyuna rağmen 13. bitirmeleri yine dediğim gibi başarıdır. Ligin ikinci yarısında kesinlikle takıma takviyeler şart. En azından ligde kalmaları için.


Ligde düşme potasında bulunan ama çok büyük hayal kırıklığı yaratmış iki takıma geldi sıra. Öncelikle Antalyaspor'un sezon başında bu takımı oluşturmak için bir Anadolu kulübüne göre ne kadar çok para harcadığını biliyoruz. Özellikle yapılan Serkan Balcı, Vederson ve Baros transferleri takımın kalitesini de arttırdı. Teknik direktör Samet Aybaba'nın da gelişi taraftarların bu sezondan iyi bir şeyler umacağını gösteriyordu. Ama nitekim öyle olmadı. Alınan başarılı isimlerin yanında iyi futbol gelecekken çok kötü bir futbol geldi. Antalyaspor kadrosuna ve oyuncularına yakışmayacak derecede sergilenen bu kötü oyun onları bu duruma getirdi. Maçların birçoğunda gayret göstermemeleri, oyundan erken kopmaları, Baros transferinin aslında bir balon olduğu ve takımdaki oyuncuların birbirlerine alışamamasından doğan uyum sorunu Antalyaspor'un kötü gidişinin nedenleri olarak sayılabilir. İkinci yarı bunu değiştirmek için başkan Gültekin Gencer şimdiden çalışmalara başladı ve devre arasında şu ana kadar kadrolarına Hleb, eski oyuncuları Aissati ve Fenerbahçe'nin nöbetçi golcüsü Semih'i kadrolarına kattılar. Bu transferler onlara pozitif bir etki yaratır diye umuyoruz. Rizespor da bu hayal kırıklığı yaratan takımların başında geliyor. Sezona birçok önemli transferle giren ve lige de iyi bir giriş yapan Rizespor tam 12 haftadır ligde maç kazanamıyor. Oldukça büyük bir rakam. Oyuncuların son zamanlarda isteksizliği, Rıza Çalımbay'ın eleştirilen yönetim biçimi ve transferlerin uyumsuzluğunu da bu kötü gidişe bir bahane olarak gösterebiliriz. Ama böyle bir takım bahaneler arkasına saklanmamalı. Devre arasında iyice oturup düşünmeliler. Nerede hata yapıldığı bulunmalı. Ligi düşme hattının bir sıra üstünde bitirdiler. İkinci yarı ne olacaklarını kestirebilmek de en azından şu an için zor. Bekleyip göreceğiz.


Ligin son 3 sırasına gelelim şimdi de. Ligin son 3 sırasında iki Kayseri takımının bulunması bizim dikkatimizi çekiyor öncelikle. Bunun dışında Elazığspor da ligin son 3 sırasında kendine yer bulmuş. Elazığspor'dan başlayacak olursak onların bu kötü gidişini ve hem ilk yarıyı hem de ligi bu sıralarda bitireceğini daha ligin başında tahmin edebiliyorduk. Sollied ile yola başlayan ardından Okan Buruk ile devam eden Elazığspor'da sorunun teknik heyette olmadığını düşünüyorum. Sorun kesinlikle kurulan kadronun yetersizliğinde. Elazığspor'un bu ligde Antep ile beraber en alternatifsiz kadroya sahip olduğunu, Konyaspor ile birlikte de en tecrübesiz kadroyu elinde bulundurduğunu söylemekte fayda var. Geçen sezonun ikinci yarısında gelen Yılmaz Vural'ın Elazığspor'u ile şimdiki Elazığspor'un durumu arasında dağlar kadar fark var. Bunun en temel noktası da bazı önemli isimlerin takımdan ayrılıp, onların yerine alternatif isimlerin alınamaması oldu. Ligin ilk yarısının son haftalarına doğru 2 galibiyet alsa da onların da yanıltıcı olabileceğini düşünüyorum. Kısaca Elazığspor'un ligin sonunda da bu tip bir yerde olacağını üzülerek söylüyorum. En azından o şekilde düşünüp tahmin ediyorum.


Gelelim 2 Kayseri takımına. Öncelikle Kayserispor'un bu beklenmeyen düşüşünü anlatmaya çalışacağım. Elinde Bobo gibi Nobre gibi Biseswar gibi Khizianshvili gibi yıldızları bulunmasına rağmen Kayserispor'un ligin ilk yarısını 17. sırada bitirmesi akıl alacak bir şey değil gerçekten de. Takım o kadar berbat bir oyun sergiliyor ki öne geçtiği ya da beraberliği bulduğu maçlarda bile fark yemeyi başarıyor. (!) Elindeki kadroyu kullanmayı bilmeyen bir teknik direktöre sahipler diyecektim ki az önce Prosinecki'nin Kayserispor'dan ayrıldığını öğrendik. İkinci yarı acilen ve mutlaka toparlanmaları şart ama tabi gelecek yeni teknik direktörün de kim olacağı çok önemli. Diğer Kayseri temsilcisi Erciyesspor'a geçelim. Erciyesspor ligin başında Gençlerbirliği'nin teknik direktörü Fuat Çapa'yı teknik direktörlüğe getirdi. Fuat Çapa'nın gelişiyle birlikte Erciyes, mini bir Gençlerbirliği oldu. Gençlerbirliği'nden tam 5 futbolcu aldılar. Herkes bu gelen isimlerin takıma bir an önce uyum sağlamasını beklerken aksine takım daha da kötü bir oyun sergilemeye başladı. Bu da Fuat Çapa'nın sonunu hazırladı. Her ne kadar ligin en çok gol yiyen takımı olmasalar da şu anda ligin son 5-6 haftasına baktığımızda en kötü defans hattına sahip takımı Erciyesspor. Fuat Hoca'nın yerine gelen Hikmet Karaman bir şeyler değiştirebilir mi ? Bence zor. Zira bu kadar kötü bir durumda olan takımı iyileştirebilmek çok çok zor. Tahminimce Erciyesspor'u ligin sonunda da bu sıralarda göreceğimizi düşünüyorum.


Sizlere ilk yarının değerlendirmesini zirvedeki takımlar, orta sıra takımları ve düşme hattındaki takımların değerlendirmesiyle yapmaya çalıştık. Şimdi de ligin ilk yarısının EN'lerini belirleyelim.


Ligin en çok gol atan takımı : Fenerbahçe (43 gol attı.)

Ligin en çok gol yiyen takımı : Elazığspor (39 gol yedi.)
Ligin en az gol atan takımı : Kayseri Erciyesspor (12 gol attı.)
Ligin en az gol yiyen takımı : Eskişehirspor (15 gol yedi.)
Ligin en iyi çıkış yapan takımı : Kasımpaşa
Ligin en hayal kırıklığı yaratan takımı : Antalyaspor

Ligin gol kralı : Hugo Almeida - Beşiktaş (10 Gol)
Ligin asist kralı : Cicinho - Sivasspor (8 Asist)
Ligin en iyi çıkış yakalayan futbolcusu : Caner Erkin - Fenerbahçe
Ligin en çok sarı kart gören futbolcusu : Kıvanç Karakaş - Sivasspor (10 sarı kart)
Ligin en çok kırmızı kart gören futbolcusu : Björn Vleminckx - Erciyesspor (3 kırmızı kart)
İlk yarının en iyi kadrosu :




İlk yarının en güzel 3 golü : 


1-) Caner Erkin / Fenerbahçe - Kayserispor


http://www.ligtv.com.tr/lig/spor-toto-super-lig/goller/2013-2014/17/fenerbahce/caner-erkin-12903


2-) Ali Adnan / Rizespor - Erciyesspor

http://www.ligtv.com.tr/lig/spor-toto-super-lig/goller/2013-2014/3/caykur-rizespor/ali-adnan-11744


3-) Manuel da Costa / Sivasspor - Eskişehirspor 

http://www.ligtv.com.tr/lig/spor-toto-super-lig/goller/2013-2014/4/sivasspor/manuel-da-costa-11812#video


Spor Toto Süper Lig'in ilk 17 haftalık dilimini sizler için değerlendirmeye çalıştım. Gerçekten de soluksuz bir ilk yarıyı geride bıraktık. İkinci yarının da tıpkı ilk yarı gibi heyecanlı, bol gollü, mücadeleci geçmesi dileğiyle.

* Yazıda kullanılan gol videoları ve puan tablosu ligtv.com.tr'ye aittir.

1 yorum: