Fenerbahçe Ülker, gruptaki iddiasını devam ettirme adına
oldukça kritik bir karşılaşmaya çıkacak bu akşam. İlk üç maçta alınan gurur
kırıcı mağlubiyetlerin ardından iç sahada gelen Panathinaikos galibiyetinin
üstüne burada alınacak bir galibiyet, oldukça kötü başlanan grupta bir anlamda
olayı dengelemek anlamına gelecek.
Euroleague’de iş, -özellikle Top16 turundan itibaren- savunmadaki
zaaflarınızı minimuma indirip hücumda maksimum çeşitlilik sağlamaktan geçiyor.
Fenerbahçe Ülker, işin iki tarafında da ne kadar iyi orası tartışılır ancak
mevcut potansiyeli Milano’yu deplasmanda yenmek için yeterli.
Piangiani’nin takımı Siena ile başlayan ve onlar kadroyu
dağıtmadan önce kendi içinde zirveyi gören benim ‘karar basketbolu’ olarak nitelendirdiğim tamamen oyuncuların
bireysel performanslarına ve savunma arzularına dayanan bir sistemsizlikle
oynuyor Milano. Olayın hücum yahut savunma kısmında mantıklı bir planları
olduğunu söylemek oldukça güç zaten onları set hücumunda top ellerinde ne kadar
süre fazla kalmaya zorlarsanız o kadar çok hata yapıyorlar. Bunun en canlı
örneği geçen hafta oynadıkları Anadolu Efes maçı. Büyük bir sistemsizlikle
oynadıkları için en kaba tabirle oyuncular günündeyse ve maça çok fazla
odaklanmış durumdaysalar Olympiakos gibi bir takıma otuz sayı fark atabilecek
bir takım hüviyetine bürünüyorlar. Tam tersi durum oluştuğunda ise oldukça kötü
bir sezon geçiren Efes’e karşı bile altmış sayı sınırında kalabiliyorlar. Benim
için bu akşamın kıstası Milano’nun içeride Olympiakos’u perişan ettiği
karşılaşma. O maçtaki performanslarının ne kadarına ulaşabilecekleri bir
anlamda maçın da sonucunu tayin edecek. Aynı performansa ulaşmaları durumunda
Fenerbahçe Ülker’in yapacak fazla bir şeyi kalacağını düşünmüyorum.
Bu akşam oynanacak olan maçta Fenerbahçe Ülker’in savunma ve
hücum organizasyonlarından, ne yapması gerektiğinden ayrı ayrı bahsetmek
istiyorum.
Savunma
Milano, oldukça atlet ve skor potansiyeli yüksek kısa
oyunculardan kurulu bir takım. Keith, Gentile, Hackett, Moss ve Fenerbahçe
Ülker’in eski oyuncusu Jerrels aklıma ilk gelen ve bir çırpıda sayabildiğim
isimler. Melli ve CJ gibi ayakları çabuk iki uzuna da sahip olmaları denemeyi
akıllarına getirdikleri takdirde bizi P&R savunması anlamında oldukça
zorlayacaktır. İkili oyun savunması zaten yıllardır kanayan bir yaramız olduğu
için benim bu noktada tercihim işin Milanolu oyuncuların bire birine
bırakılması olur. Fenerbahçe Ülker’den daha atlet ve ribauntçu bir takım
olduklarından mütevellit fazla hızlı hücum sayısı ve ikinci şans sayıları
bulabileceğini düşünmüyorum takımın. Ana plan dahilinde sürekli oynadıkları
veya oynamaya çalıştıkları bir set hücumları olmadığı için sık sık Keith ve
Hackett’in bire bir hücum denemelerini ve Gentile/Moss ikilisinin el üzeri
şutlarını görmemiz kuvvetle muhtemel. Bu noktada Fenerbahçe Ülker’in yapması
gereken geçiş oyunlarında mümkün mertebe çok iyi geriye koşup en doğru şekilde
adamları paylaşabilmek. Bu durumu daha da kolaylaştırmak ve güzelleştirmek
adına sene başında çok daha sık denenen ‘oyunun belirli bir bölümünde sürekli
adam değiştirerek savuma’ olayına bu maç nezdinde daha sık başvurmalı
Fenerbahçe Ülker. Onları oyunun iki tarafında da mümkün olduğunca ters
eşleşmeye mecbur bırakmalı, her zamankinden daha fazla serbest atış çizgisine
gelmeli takım. Herkesin alıştığı üzere bugün de rakibin kısa oyuncularından
herhangi birinin kariyer maçlarından birisini oynayacağını düşünüyorum. Bunu
başarabilen sadece bir kişi olduğu müddetçe sıkıntı yok zira Milano’nun
Fenerbahçe Ülker’i yenebilmesi için hemen hemen tüm kısa rotasyonundan oldukça
yüksek bir katkı alması gerek. Zeljko’nun oyuncularının da bu seviyede buna ne denli
izin verip vermeyeceği takımın savunma karakterini belirleyecek aslında.
Şimdi işin rakip yarı saha kısmından yani hücumdan bahsetmek
istiyorum.
Hücum
Dün basketbol bilgisine oldukça saygı duyduğum bir
arkadaşımla bu maçı konuşurken ortak olarak bahsettiğimiz bir nokta vardı.
‘Tamam, hücumu set düzenine yerleştir, ters eşleşme kovala ama yarı sahayı
mümkün olduğunca çabuk geç.’
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki uzunlarımızın ribaunt
katkısı oldukça kısıtlı olduğu için hücumdaki verimliliğimizi artırmak adına
kısa oyuncuların mümkün olduğunca ribaunt olayına fazla girmesi gerekiyor.
Hücumda daha yüzdeli atmanın da maçı kazanmanın da yolu ribauntları
dengelemekten geçiyor. Bu akşam Fenerbahçe Ülker oyuncuları yarı sahayı mümkün
olduğunca çabuk geçip hücumda ters eşleşme yakalamaya çalışmalı. Herkes kendi
pozisyonu üzerinden üretmeye kalkarsa Milano karşısında kısır bir takıma
dönüşebilir Fenerbahçe Ülker. Aslında takımdaki kısa oyuncuların hücum
performansını belirleyecek en önemli unsurlardan biri de ‘Hackett’in savunma arzusu’ olacak. Olympiakos maçında yeniden
hatırladığı o insanın yaşama sevincini yok eden savunma gücü, Laboral ve Efes
maçlarında yine kendisi yüzünden biraz daha geri planda kaldı. Hackett o
savunma yeteneklerini olur da bu akşam hatırlayacak olursa, savunduğu
Fenerbahçe Ülkerli oyuncuyu hiç güzel bir akşamın beklemeyeceğini şimdiden not
düşmekte fayda var. Ayakları çabuk iki uzuna sahip olmalarından ötürü
Zoric&Emir ikili oyunlarının bir noktaya kadar hücumda üretkenlik sağlasa
da bir müddet sonra takımı yavaşlatacağını düşünüyorum. O yüzden bu akşam
Fenerbahçe Ülker’in boyalı alanı son haftaların aksine Zoric’ten çok Gasper’in
üzerinde şekillendirmesi gerekebilir.
Son olarak yumruğunu
geçen hafta masaya oldukça sert bir biçimde vuran Kleiza’nın bu akşam da el
yakan anlarda sahneye çıkacağını düşünüyorum. Fenerbahçe Ülker’in kazanması
için bugün ‘X’ faktör olabilecek iki oyuncusu ise ‘Gasper ve Ömer.’ Ömer’in her
ne kadar az süre alacağını tahmin etsem de sahada kaldığı süreler içerisinde
takıma katacağı savunma direnci ve bir nebze de olsa yaratacağı hücum çeşitliliği
oldukça önemli. Gasper’in vermesi gereken katkıyı ise uzun uzun dillendirmeye
gerek duymuyorum. Bir pivotun basketbol adına yapması gereken her ne varsa
bugün sahaya yansıtmak zorunda Vidmar. Umarım Fenerbahçe Ülker adına güzel bir
akşam olur. Hayırlara vesile.