Kasımpaşa 0-0 Karabükspor
Gençlerbirliği 3-1 Rizespor [Oktay, Jimmy Durmaz, Kulusic / Engin Baytar]
Bursaspor 3-1 Eskişehirspor [Fernandao (2), Sestak / Aytaç]
Trabzonspor 1-1 Beşiktaş [Emre / Almeida]
Sivasspor 3-0 Kayserispor [Aatif (2), Ziya]
Elazığspor 2-1 Akhisar [Merter, Deniz Yılmaz / Bilal Kısa]
Kayseri Erciyesspor 1-3 Antalyaspor [Yasin / Tita, Vederson, Semih]
Gaziantepspor 0-0 Galatasaray
Fenerbahçe 2-1 Torku Konyaspor [Bruno Alves, Egemen / Djalma]
KASIMPAŞA 0-0 KARABÜKSPOR
Ligin ikinci yarısının açılış maçı olarak gösterilmemesi gerekilen bir maç olduğunu düşünüyorum bu maçın. Haftalardır futbola hasret olan bizlerin ligin ikinci yarısının ilk haftasının ilk maçında kimse böyle bir görüntü beklemiyordu. Kasımpaşa ligde daha iddialı bir konuma gelmek, Karabükspor de alt sıralardan kurtulmak istiyordu maç öncesinde. Ama iki takım da sahada bunu gösteremedi. İlk yarıda pozisyonun dahi olmadığı, oynanılan oyuna futbol diyecek adamın bulunmadığı bir karşılaşma oldu. Karabük'ün Eneramo ile yararlanamadığı bir atak dışında önemli bir pozisyon olmadı ilk yarıda. İkinci yarıya baktığımızda ilk yarıya oranla biraz daha fazla pozisyon görebiliyorduk. Ama bu pozisyonların da organize atakla değil de ya duran toptan ya da oyuncunun bireysel performansından geliyordu. Kasımpaşa bu dakikalarda Babel ve Adem ile yüklense de sonuç alamadı. Keza maçın sonlarına doğru Karabükspor da baskısını arttırdı. Yeni transferleri Eneramo ile ol arasalar da onlar da istediğini bulamadı ve maç golsüz eşitlikle sona erdi. Bu beraberlik iki takıma da yaramıyordu diyebiliriz. Bu sıkıcı maçın en güzel anı da Türkiye'yi hakem olarak Dünya Kupası'nda temsil edecek olan Cüneyt Çakır'a maçtan önce çiçek ve plaket verilmesi oldu.
GENÇLERBİRLİĞİ 3-1 RİZESPOR
Ligin en ilginç maçlarından biri de Ankara'da oynandı. Daha maçın ilk yarısında hakem Hüseyin Göçek'in sakatlanması ve devam edememesi, yerine 4. hakemin maçı yönetecek olması bu ilginçlikler silsilesinin ilk halkasıydı diyebiliriz. İlk yarı tıpkı Kasımpaşa - Karabük gibi olan maçta pozisyon dahi yoktu. Birçokları televizyonlarının başında bu maçı kapatıp bir başka maça geçmiştir belki de. Ama ikinci yarının başlamasıyla beraber tempo da bir hayli yükseldi. Rizespor'un evlere şenlik savunması ve kalecisi Serkan çok büyük hatalar yapmaya başlamıştı derken Gençlerbirliği Oktay ile golü buldu. Rizespor savunmasının bakışları arasında kafayla topu ağlara gönderdi. Tam bu golün şokunu üstünden atamayan Rize bu sefer de Serkan'ın büyük hatası sonrası kalesinde 2. golü Jimmy Durmaz ile görüyordu. Özellikle Rizespor'un stoper denen kavramdan haberdar olmaması her topta rakip hücumcularından birinin boş kalması Rizespor'un gol yemesine sebep oluyordu. 3. golde de duran toptan bir gol yediler. Stancu da Rizespor kalesinde tehlikeler yarattı. Rizespor da ise Cernat, Sercan ve Engin gibi isimler etkili ataklar yapmaya çalışsalar da sonuç değişmiyordu. Ama tam da bu sırada Rizespor penaltı kazandı. Topun başına Galatasaray'dan kiralanan Engin geçti ve topu ağlara göndererek farkı 2'ye düşürdü. Kalan dakikalarda skorda bir değişiklik olmadı ve Gençlerbirliği'nin yükselişi devam etti. Rizespor ise büyük sıkıntıların ortasında. Belli bir bahane arkasına sığınmak yerine gerçekten sorunun nerede olduğunu bir an önce çözmeli Rıza Hoca.
BURSASPOR 3-1 ESKİŞEHİRSPOR
Son yıllarda hatırlanacak bir karşılaşma oynandı bu hafta itibariyle ligde. Anadolu derbisi diyebileceğimiz yani o tarzda olan bu zorlu maçı Bursaspor 3-1 kazanmayı başardı. Maçın daha ilk yarısından itibaren ileride baskı kuran, savunmasını da orta sahaya yakın kuran Bursaspor Pinto'nun yokluğunu arayabilir diye düşünürken sahneye Bursaspor'un yeni transferi Fernandao girdi. Bursaspor kariyerinin ilk golünü atan Fernandao tıpkı Pinto'nun Bursaspor'a geldiği ilk günlerdeki gibiydi. Arzulu, golü arayan ve hücumda başarılıydı. Eskişehirspor Bursaspor baskısını kırmak istese de bir türlü beceremiyordu. İkinci yarının hemen başında Bursaspor Fernandao ile farkı 2'ye çıkarıyordu. Ofsayt olduğunu düşündüğüm pozisyonda hakemin oyunu devam ettirip golü vermesi ilginç geldi bana. Eskişehirspor çok güzel bir organize golü bulduktan sonra kaleci Boffin kırmızı kart gördü. Öyle saçma bir pozisyonda kırmızı kart görmesi de taraftarları daha çok kızdırdı. 3 oyuncu değişikliği hakkı dolan Eskişehirspor'da kaleye mecbur bir oyuncu geçecekti. Kaleye Servet Çetin geçti. Tam da bu dakikada Bursaspor'un penaltı kazanması maçı daha da eğlenceli bir hale getirdi. Herkes merakla gözlerle Servet'i izlerken, Servet'in o penaltıyı kurtarması herkeste büyük bir şaşkınlığa neden oldu. Ama bu penaltıdan 10 dakika sonra Sestak'tan yediği gol sonrasında Bursaspor maçı 3-1 kazandı. Bursaspor için çok önemli bir galibiyetti. Eskişehirspor da ligin ilk yarısının son haftasındaki Konya maçından sonra Bursa'ya da yenilerek gerileme dönemine girdi diyebiliriz.
TRABZONSPOR 1-1 BEŞİKTAŞ
Ligin ikinci yarısının ilk haftasında bir derbinin oynanacak olması birçok futbolseveri sevindirmişti. Futbola doyacaktık gerçekten. İki takımın da bu sezon itibariyle denk güçte olmuş olmaları ve ikisinin de ligin ikinci yarısına 3 puanla başlamak istediklerini düşünürsek zevkli bir maç bizi bekliyordu. Trabzonspor'un maça Emre Güral ile başlayacak olması birçok kişi tarafından ilginç karşılanmıştı ama bekleneni verdi diyebiliriz. Trabzonspor maça çok çok iyi başladı. Daha hızlı ataklarla rakibine baskı yapan, rakibinin top yapmasına izin vermeyen bir takım hüviyetindeydiler. Beşiktaş zaman zaman kendi yarı sahasından seri paslarla çıkmaya kalksa da bundan başarılı olamıyorlardı. Trabzonspor ise baskısının sonucunu alıyor ve Emre Güral ile Beşiktaş karşısında 1-0 öne geçiyordu. Beşiktaş bu golden sonra ister istemez ileride hücumda oyun kurmak zorundaydı. İlk yarı Trabzonspor'un hem skor hem oyun üstünlüğü olarak geride kalıyordu. Beşiktaş ise Almeida Olcay ve Fernandes ile etkili gelmeye çalıştıysa da bunda başarılı olamadılar. İkinci yarıda Beşiktaş daha ayakları yere basan ve daha diri oynayan takım görünümündeydi. Trabzonspor'un kapalı savunmasını bir türlü aşamamaları onları risk almaya itti. Oyuna Holosko'yu da alan Bilic sonunda muradına erdi ve golü Almeida ile buldu Beşiktaş. Bu golün ardından iki takım da karşı atak yapmasına rağmen maç 1-1 şeklinde sona erdi. İki takım için de istenmeyen bir sonuçtu. Ama maçın hakkının beraberlik olduğunu söylemek de yanlış sayılmaz diye düşünüyorum.
SİVASSPOR 3-0 KAYSERİSPOR
Ligde Roberto Carlos ile beraber büyük bir çıkış yakalayan Sivasspor evinde ligin en zayıf takımlarından biri diyebileceğimiz, kadrosunun kalitesiyle oynadığı oyun arasında dağlar kadar fark olan Kayserispor'u ağırladı. Sivasspor maçın başlamasıyla beraber ileride Aatif - Oldoni ikilisiyle büyük bir baskı kurdu Kayseri savunmasına. Kayserispor savunmasının dağınık görüntüsü karşısında Sivasspor çok net ataklar bulabiliyordu. Bununla birlikte ileride de duran toplar dışında çoğalamayan Kayserispor tam bir küme düşme potansiyeli olan çaresiz bir takım gibi oynuyordu. Sivasspor çok geçmeden Aatif ile golü bularak maçta öne geçti. Şu anda ligimizin de gol kralı olan Aatif'in yükselen formu Kayserispor maçında artarak devam etti ki hem takımının hem de kendisinin 2. golünü atmayı başardı. Kayserispor bu gollerden sonra iki üç atak yapmaya çalışsa da hücum bakımından da çok aciz durumda oldukları çok belliydi. Sivasspor maçın son anlarında Ziya ile bir gol daha bularak maçı 3-0 kazandı. Sivasspor bu galibiyetle beraber ligde ilk 4 arasında yerini aldı. Kayserispor ise bu kötü oyununu ve aldığı kötü skorları sürdürürse küme düşecek gibi gözüküyor.
ELAZIĞSPOR 2-1 AKHİSAR BELEDİYE
Ligin düşme hattında bulunan ama son zamanların çıkış yakalayan ekiplerinden biri olan Elazığspor evinde bu ligin her zaman keyif vermiş renkli takımlarından Akhisar'ı ağırladı. Maça istekli başlayan taraf Akhisar'dı. Hücum oyuncuları Niasse ve Bruno ile etkili gelmeye çalışsalar da gerek Elazığspor savunmasının yerinde müdahaleleri gerekse de kaleci Ivesa gole izin vermedi. Elazığspor biraz daha kontra atağa daha yakın oynayan bir ekip gibi gözüküyordu. Deniz Yılmaz, Sane ve Serdar Gürler gibi adamlarla kendi yarı sahasından hızla çıkıp ileride de işi bitirmek istiyorlardı. Tam da bu sırada kullanılan bir kornerde Akhisar'lı Merter topu kendi ağlarına gönderdi ve Elazığspor 1-0 öne geçti. İlk yarı itibariyle baskılı gibi görünen Akhisar'ın soyunma odasına yenik gitmesi Elazığspor'un kendine olan güvenini daha da sağlamlaştırdı. Elazığspor ikinci yarıya daha atak ve maçı isteyerek çıkıyordu. Bu istek onlara 2. golü de getirdi. Deniz Yılmaz'ın organizasyon ve hazırlanış olarak mükemmel olan golü Elazığspor'u rahatlatıyordu. Akhisar çok uzun süre geçmeden Bilal'ın attığı muhteşem gol ile durumu 2-1 yapmasına rağmen maçı çevirecek golü bulamıyor ve sahadan mağlup ayrılıyordu. Elazığspor'un gerek ilk yarının son haftalarındaki performansı gerek kupadaki performansı ve gerekse de Akhisar maçı onların toparlandığını ve ligde bile kalabileceklerini gösteriyordu bizlere. Akhisar ise klasik orta sıra takımı olma geleneğini sürdürüyordu.
KAYSERİ ERCİYESSPOR 1-3 ANTALYASPOR
Ligin oyun olarak iki kötü Kayseri takımından biri olan Kayseri Erciyesspor evinde yaptığı transferlerle adından sıkça söz ettiren Antalyaspor'u ağırladı. Maça Erciyesspor'un tutuk oyununa Antalyaspor'un presi karşılık vererek başladı. Antalyaspor'un hücumda Insa, Tita ve Diarra üçlüsünü verimli bir şekilde kullanması ve kanat bekleri olarak görev yapan Serkan ve Vederson'un hücuma katkı sağlaması onların daha rahat oynamasını sağladı. Nitekim Tita ile golü de buldular. Erciyesspor ise kısıtlı hücum varyasyonlarıyla oyunu değiştirmeye çalışsa da bunda başarılı olamıyorlardı. İkinci yarı yine Antalyaspor'un iyi oyunu devam ediyordu. Bu sırada kazanılan duran topu Vederson gole çevirince Erciyesspor'un iyice ümitleri azalıyordu. Erciyesspor bu sefer biraz saha etkili gelmeye başlamıştı. Yasin'in attığı gol farkı 1'e indirse de Semih'in son sözü söylemesi Antalyaspor'a altın değerinde 3 puanı getirdi. Semih'in de Fenerbahçe formasıyla değil de Antalyaspor formasıyla oynayıp gol atması insana ilginç geliyordu açıkçası. Erciyesspor'un bu durdurak bilmez düşüşü onların sezon sonunda bir başka Kayseri takımı olan Kayserispor ile beraber lig düşmesine bile sebep olabilir.
GAZİANTEPSPOR 0-0 GALATASARAY
Ligde liderden epey uzak kalan Galatasaray deplasmanda Sergen Yalçın'lı Gaziantepspor deplasmanına gidiyordu. Hafta içinde bile Sergen Yalçın'ın takımdan gidip gitmeyeceği tartışma konusuyken maça bu şekilde çıkıyordu Gaziantepspor. Maça iki takım da isteksiz başladı. Galatasaray'ın Mancini ile birlikte gelen 3-5-2 sistemi takımı başarısızlığa doğru sürüklüyordu. Orta sahada belli bir istikrarın olmaması, hücumda Drogba ve Burak'ın en azından bu maç içi yetersiz kalması, 3'lü savunma diyebileceğimiz alanda sadece Melo'dan üst düzey verim alabilmeleri Galatasaray'ın oyun şablonunda büyük sıkıntıların olduğunu gösteriyordu. Gaziantepspor'a baktığımızda ise 1 puan için değil 3 puan için mücadele eden bir Anep görüyorduk sahada. Her ne kadar takımın en etkili ismi sayılabilecek Cenk'in bu maçta sahada varla yok arasında oynaması Turgut'un daha iyi oynamasını sağlıyordu belki de. Antep'in ataklarındaki başarı yüzdesi yüksek olsa da bitirici vuruşta ya da pas verirken sorun çıkması onların maç içinde en büyük handikapıydı. Galatasaray'ın oyunun ilerleyen bölümlerde değişik varyasyonlar denemesi, saha içinde Sneijder'in bir 10 numara gibi değil de sıradan bir orta saha gibi oynaması onların kötü oynamasına sebep oluyordu. Oyunun ilerleyen bölümlerinde 4-4-2'ye dönen Mancini'nin takımı yine de istediği ve aradığı golü bulamadı. Hatta baktığımız zaman rakip Gaziantepspor'un bile Galatasaray'a oranla daha net ve etkili ataları olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Golsüz beraberlik belki iki takıma da hiçbir şey katmamıştır ama en azından Antep için o kadar büyük bir yara olmamıştır. Ancak Galatasaray için aynı şeyleri söyleyemeyeceğiz. Galatasaray bu beraberlikle zirve ile olan puan farkını 10'a çıkarttı. Kalan 16 haftada işleri gerçekten zor.
FENERBAHÇE 2-1 TORKU KONYASPOR
Ligin lideri Fenerbahçe evinde Konyaspor ile zorlu bir maç yaptı. Maç öncesi başta ben de olmak üzere birçok kişi Fenerbahçe'nin gayet rahat kazanacağını düşünse de beklenenden zor bir maç olduğunu söylemeliyiz. Maça iki takım da tutuk başladı. Fenerbahçe biraz daha isteksiz başlasa da golü erkenden atıp, maçı zora sokmak istemiyordu. Konyaspor da ara sıra "Çanakkale geçilmez." ara sıra da kontra atak futbolu oynuyordu. Fenerbahçe her ne kadar baskı kurmaya çalışsa da ya pas verirken, ya da son vuruşta etkili değildi. Hal böyle olunca aranan beklenen gol gecikti. Maçtan önce tahmin edildiği üzere Meireles - Cristian ikilisi bir hayli sırıtıyordu. Top yapamayan, pres uygulayamayan, en önemlisi de maçı istemeyen futbolcuların bu şekilde oynaması Fenerbahçe'yi olumsuz etkiledi. Maç bu şekilde devam ederken hakem Ali Palabıyık'ın en ufak bir pozisyonda oyunu durdurup maçı kesmesi, net pozisyonlardaki kararsızlığı ve inanılmaz hatalarıyla gerek Fenerbahçe gerekse de Konyaspor'u deliye döndürüyordu. Tam da bu sırada Konyaspor biraz Volkan'ın da katkısıyla (!) golü bulmayı başardı. Golde en az Volkan kadar savunma ve hakemin de hatası olduğunu kabul etmek şart. Fenerbahçe golü yedikten sonra daha baskılı oynamaya başladı ama takımdaki panik havası göze çarpıyordu. Orta sahadan oyunun hücum bölgesine topu aktarırken sıkıntı yaşıyorlardı. Özellikle Meireles'in Alper gibi dikine koşu yapamaması, Cristian'ın da her zamanki gamsızlığı yüzünden takım oyunu değil de bireysel oyuna döndü Fenerbahçe. Caner gibi Kuyt gibi Emenike gibi adamlar biraz çabalasa da Konyaspor'un sert savunması ve klasik Mesut Bakkal takımlarının uyguladığı savunma anlayışı sebebiyle gol bir türlü gelmiyordu. Fenerbahçeli taraftarlar tam da "İkinci yarı biz bu maçı nasıl döndüreceğiz ?" derken sahneye Bruno Alves'in kafa golü çıktı. Yine Caner'in asistinde golü atan Alves akıllarımıza Lugano'yu da getirmedi değil. Golden sonra Konyaspor da Fenerbahçe de sürenin azizliğine uğradı ve doğru düzgün atak yapamadan ilk yarının son düdüğü geldi. İkinci yarıya beklemediğimiz bir şekilde Konyaspor etkili başladı. Üst üste buldukları ataklar sonucunda bir toplarının direkten dönmesi diğer toplarını da Volkan'ın çelmesi Konyaspor'un beraberliğe yatmayacağını, aksine daha çok maçı kazanmak istediklerini gösteriyordu bu olay. Fenerbahçe ise bu dakikalarda kötü oyununa devam ediyor, ilk yarıda biraz gözüken Emenike ve Kuyt da iyice oyundan düşüyordu. Hatta duran toptan başka çaresi bile bulunmuyordu Fenerbahçe'nin. Bu dakikalarda Cristian ve Meireles'in o rezil oyunu da devam ediyordu. Emre'nin oyuna girmesi de ilaç olmuşa benzemiyordu. Webo'nun Meireles gereksizi yüzünden kadroya girememiş olması ve Ersun Hoca'nın neredeyse her maç uyguladığı 4-2-4 sisteminin sekteye uğraması yüzünden takım hücumda durağan ve pasifti. Konyaspor da kontra ataklarla etkili gelmeye çalışsa da savunmada Egemen ve Alves onlara dur demesini biliyordu. Üst üste kazanılan duran toplardan sonra Fenerbahçe nihayet o aradığı 2. golü buluyordu. Yine duran toptan bu sefer bir başka stoper Egemen golü atmayı başarıyordu. Kalan dakikalarda Fenerbahçe biraz daha kontrollü oyun oynamak zorundaydı. Konyaspor da hücuımcularıyla yükleniyordu. Bu dakikada Fenerbahçe'de oyundan Meireles'in çıkıp Selçuk'un girmesi savunmayı biraz daha rahatlattı. Her ne kadar Konyaspor 1-2 atakta etkili gelse de Fenerbahçe maçı kazanıp en yakın rakibi Galatasaray'a 10 puan fark atıyordu.
Ligin kısaca 18. hafta değerlendirmesi bu şekildeydi. Ligin puan durumu ise şu şekilde oluştu :
Ligin 19. haftasının programı ise şu şekilde :
Beşiktaş - Kayseri Erciyesspor
Kayserispor - Kasımpaşa
Antalyaspor - Gaziantepspor
Eskişehirspor - Fenerbahçe
Karabükspor - Elazığspor
Torku Konyaspor - Sivasspor
Akhisar Belediye - Gençlerbirliği
Galatasaray - Bursaspor
Rizespor - Trabzonspor
Ligin en ilginç maçlarından biri de Ankara'da oynandı. Daha maçın ilk yarısında hakem Hüseyin Göçek'in sakatlanması ve devam edememesi, yerine 4. hakemin maçı yönetecek olması bu ilginçlikler silsilesinin ilk halkasıydı diyebiliriz. İlk yarı tıpkı Kasımpaşa - Karabük gibi olan maçta pozisyon dahi yoktu. Birçokları televizyonlarının başında bu maçı kapatıp bir başka maça geçmiştir belki de. Ama ikinci yarının başlamasıyla beraber tempo da bir hayli yükseldi. Rizespor'un evlere şenlik savunması ve kalecisi Serkan çok büyük hatalar yapmaya başlamıştı derken Gençlerbirliği Oktay ile golü buldu. Rizespor savunmasının bakışları arasında kafayla topu ağlara gönderdi. Tam bu golün şokunu üstünden atamayan Rize bu sefer de Serkan'ın büyük hatası sonrası kalesinde 2. golü Jimmy Durmaz ile görüyordu. Özellikle Rizespor'un stoper denen kavramdan haberdar olmaması her topta rakip hücumcularından birinin boş kalması Rizespor'un gol yemesine sebep oluyordu. 3. golde de duran toptan bir gol yediler. Stancu da Rizespor kalesinde tehlikeler yarattı. Rizespor da ise Cernat, Sercan ve Engin gibi isimler etkili ataklar yapmaya çalışsalar da sonuç değişmiyordu. Ama tam da bu sırada Rizespor penaltı kazandı. Topun başına Galatasaray'dan kiralanan Engin geçti ve topu ağlara göndererek farkı 2'ye düşürdü. Kalan dakikalarda skorda bir değişiklik olmadı ve Gençlerbirliği'nin yükselişi devam etti. Rizespor ise büyük sıkıntıların ortasında. Belli bir bahane arkasına sığınmak yerine gerçekten sorunun nerede olduğunu bir an önce çözmeli Rıza Hoca.
BURSASPOR 3-1 ESKİŞEHİRSPOR
Son yıllarda hatırlanacak bir karşılaşma oynandı bu hafta itibariyle ligde. Anadolu derbisi diyebileceğimiz yani o tarzda olan bu zorlu maçı Bursaspor 3-1 kazanmayı başardı. Maçın daha ilk yarısından itibaren ileride baskı kuran, savunmasını da orta sahaya yakın kuran Bursaspor Pinto'nun yokluğunu arayabilir diye düşünürken sahneye Bursaspor'un yeni transferi Fernandao girdi. Bursaspor kariyerinin ilk golünü atan Fernandao tıpkı Pinto'nun Bursaspor'a geldiği ilk günlerdeki gibiydi. Arzulu, golü arayan ve hücumda başarılıydı. Eskişehirspor Bursaspor baskısını kırmak istese de bir türlü beceremiyordu. İkinci yarının hemen başında Bursaspor Fernandao ile farkı 2'ye çıkarıyordu. Ofsayt olduğunu düşündüğüm pozisyonda hakemin oyunu devam ettirip golü vermesi ilginç geldi bana. Eskişehirspor çok güzel bir organize golü bulduktan sonra kaleci Boffin kırmızı kart gördü. Öyle saçma bir pozisyonda kırmızı kart görmesi de taraftarları daha çok kızdırdı. 3 oyuncu değişikliği hakkı dolan Eskişehirspor'da kaleye mecbur bir oyuncu geçecekti. Kaleye Servet Çetin geçti. Tam da bu dakikada Bursaspor'un penaltı kazanması maçı daha da eğlenceli bir hale getirdi. Herkes merakla gözlerle Servet'i izlerken, Servet'in o penaltıyı kurtarması herkeste büyük bir şaşkınlığa neden oldu. Ama bu penaltıdan 10 dakika sonra Sestak'tan yediği gol sonrasında Bursaspor maçı 3-1 kazandı. Bursaspor için çok önemli bir galibiyetti. Eskişehirspor da ligin ilk yarısının son haftasındaki Konya maçından sonra Bursa'ya da yenilerek gerileme dönemine girdi diyebiliriz.
TRABZONSPOR 1-1 BEŞİKTAŞ
Ligin ikinci yarısının ilk haftasında bir derbinin oynanacak olması birçok futbolseveri sevindirmişti. Futbola doyacaktık gerçekten. İki takımın da bu sezon itibariyle denk güçte olmuş olmaları ve ikisinin de ligin ikinci yarısına 3 puanla başlamak istediklerini düşünürsek zevkli bir maç bizi bekliyordu. Trabzonspor'un maça Emre Güral ile başlayacak olması birçok kişi tarafından ilginç karşılanmıştı ama bekleneni verdi diyebiliriz. Trabzonspor maça çok çok iyi başladı. Daha hızlı ataklarla rakibine baskı yapan, rakibinin top yapmasına izin vermeyen bir takım hüviyetindeydiler. Beşiktaş zaman zaman kendi yarı sahasından seri paslarla çıkmaya kalksa da bundan başarılı olamıyorlardı. Trabzonspor ise baskısının sonucunu alıyor ve Emre Güral ile Beşiktaş karşısında 1-0 öne geçiyordu. Beşiktaş bu golden sonra ister istemez ileride hücumda oyun kurmak zorundaydı. İlk yarı Trabzonspor'un hem skor hem oyun üstünlüğü olarak geride kalıyordu. Beşiktaş ise Almeida Olcay ve Fernandes ile etkili gelmeye çalıştıysa da bunda başarılı olamadılar. İkinci yarıda Beşiktaş daha ayakları yere basan ve daha diri oynayan takım görünümündeydi. Trabzonspor'un kapalı savunmasını bir türlü aşamamaları onları risk almaya itti. Oyuna Holosko'yu da alan Bilic sonunda muradına erdi ve golü Almeida ile buldu Beşiktaş. Bu golün ardından iki takım da karşı atak yapmasına rağmen maç 1-1 şeklinde sona erdi. İki takım için de istenmeyen bir sonuçtu. Ama maçın hakkının beraberlik olduğunu söylemek de yanlış sayılmaz diye düşünüyorum.
SİVASSPOR 3-0 KAYSERİSPOR
Ligde Roberto Carlos ile beraber büyük bir çıkış yakalayan Sivasspor evinde ligin en zayıf takımlarından biri diyebileceğimiz, kadrosunun kalitesiyle oynadığı oyun arasında dağlar kadar fark olan Kayserispor'u ağırladı. Sivasspor maçın başlamasıyla beraber ileride Aatif - Oldoni ikilisiyle büyük bir baskı kurdu Kayseri savunmasına. Kayserispor savunmasının dağınık görüntüsü karşısında Sivasspor çok net ataklar bulabiliyordu. Bununla birlikte ileride de duran toplar dışında çoğalamayan Kayserispor tam bir küme düşme potansiyeli olan çaresiz bir takım gibi oynuyordu. Sivasspor çok geçmeden Aatif ile golü bularak maçta öne geçti. Şu anda ligimizin de gol kralı olan Aatif'in yükselen formu Kayserispor maçında artarak devam etti ki hem takımının hem de kendisinin 2. golünü atmayı başardı. Kayserispor bu gollerden sonra iki üç atak yapmaya çalışsa da hücum bakımından da çok aciz durumda oldukları çok belliydi. Sivasspor maçın son anlarında Ziya ile bir gol daha bularak maçı 3-0 kazandı. Sivasspor bu galibiyetle beraber ligde ilk 4 arasında yerini aldı. Kayserispor ise bu kötü oyununu ve aldığı kötü skorları sürdürürse küme düşecek gibi gözüküyor.
ELAZIĞSPOR 2-1 AKHİSAR BELEDİYE
Ligin düşme hattında bulunan ama son zamanların çıkış yakalayan ekiplerinden biri olan Elazığspor evinde bu ligin her zaman keyif vermiş renkli takımlarından Akhisar'ı ağırladı. Maça istekli başlayan taraf Akhisar'dı. Hücum oyuncuları Niasse ve Bruno ile etkili gelmeye çalışsalar da gerek Elazığspor savunmasının yerinde müdahaleleri gerekse de kaleci Ivesa gole izin vermedi. Elazığspor biraz daha kontra atağa daha yakın oynayan bir ekip gibi gözüküyordu. Deniz Yılmaz, Sane ve Serdar Gürler gibi adamlarla kendi yarı sahasından hızla çıkıp ileride de işi bitirmek istiyorlardı. Tam da bu sırada kullanılan bir kornerde Akhisar'lı Merter topu kendi ağlarına gönderdi ve Elazığspor 1-0 öne geçti. İlk yarı itibariyle baskılı gibi görünen Akhisar'ın soyunma odasına yenik gitmesi Elazığspor'un kendine olan güvenini daha da sağlamlaştırdı. Elazığspor ikinci yarıya daha atak ve maçı isteyerek çıkıyordu. Bu istek onlara 2. golü de getirdi. Deniz Yılmaz'ın organizasyon ve hazırlanış olarak mükemmel olan golü Elazığspor'u rahatlatıyordu. Akhisar çok uzun süre geçmeden Bilal'ın attığı muhteşem gol ile durumu 2-1 yapmasına rağmen maçı çevirecek golü bulamıyor ve sahadan mağlup ayrılıyordu. Elazığspor'un gerek ilk yarının son haftalarındaki performansı gerek kupadaki performansı ve gerekse de Akhisar maçı onların toparlandığını ve ligde bile kalabileceklerini gösteriyordu bizlere. Akhisar ise klasik orta sıra takımı olma geleneğini sürdürüyordu.
KAYSERİ ERCİYESSPOR 1-3 ANTALYASPOR
Ligin oyun olarak iki kötü Kayseri takımından biri olan Kayseri Erciyesspor evinde yaptığı transferlerle adından sıkça söz ettiren Antalyaspor'u ağırladı. Maça Erciyesspor'un tutuk oyununa Antalyaspor'un presi karşılık vererek başladı. Antalyaspor'un hücumda Insa, Tita ve Diarra üçlüsünü verimli bir şekilde kullanması ve kanat bekleri olarak görev yapan Serkan ve Vederson'un hücuma katkı sağlaması onların daha rahat oynamasını sağladı. Nitekim Tita ile golü de buldular. Erciyesspor ise kısıtlı hücum varyasyonlarıyla oyunu değiştirmeye çalışsa da bunda başarılı olamıyorlardı. İkinci yarı yine Antalyaspor'un iyi oyunu devam ediyordu. Bu sırada kazanılan duran topu Vederson gole çevirince Erciyesspor'un iyice ümitleri azalıyordu. Erciyesspor bu sefer biraz saha etkili gelmeye başlamıştı. Yasin'in attığı gol farkı 1'e indirse de Semih'in son sözü söylemesi Antalyaspor'a altın değerinde 3 puanı getirdi. Semih'in de Fenerbahçe formasıyla değil de Antalyaspor formasıyla oynayıp gol atması insana ilginç geliyordu açıkçası. Erciyesspor'un bu durdurak bilmez düşüşü onların sezon sonunda bir başka Kayseri takımı olan Kayserispor ile beraber lig düşmesine bile sebep olabilir.
GAZİANTEPSPOR 0-0 GALATASARAY
Ligde liderden epey uzak kalan Galatasaray deplasmanda Sergen Yalçın'lı Gaziantepspor deplasmanına gidiyordu. Hafta içinde bile Sergen Yalçın'ın takımdan gidip gitmeyeceği tartışma konusuyken maça bu şekilde çıkıyordu Gaziantepspor. Maça iki takım da isteksiz başladı. Galatasaray'ın Mancini ile birlikte gelen 3-5-2 sistemi takımı başarısızlığa doğru sürüklüyordu. Orta sahada belli bir istikrarın olmaması, hücumda Drogba ve Burak'ın en azından bu maç içi yetersiz kalması, 3'lü savunma diyebileceğimiz alanda sadece Melo'dan üst düzey verim alabilmeleri Galatasaray'ın oyun şablonunda büyük sıkıntıların olduğunu gösteriyordu. Gaziantepspor'a baktığımızda ise 1 puan için değil 3 puan için mücadele eden bir Anep görüyorduk sahada. Her ne kadar takımın en etkili ismi sayılabilecek Cenk'in bu maçta sahada varla yok arasında oynaması Turgut'un daha iyi oynamasını sağlıyordu belki de. Antep'in ataklarındaki başarı yüzdesi yüksek olsa da bitirici vuruşta ya da pas verirken sorun çıkması onların maç içinde en büyük handikapıydı. Galatasaray'ın oyunun ilerleyen bölümlerde değişik varyasyonlar denemesi, saha içinde Sneijder'in bir 10 numara gibi değil de sıradan bir orta saha gibi oynaması onların kötü oynamasına sebep oluyordu. Oyunun ilerleyen bölümlerinde 4-4-2'ye dönen Mancini'nin takımı yine de istediği ve aradığı golü bulamadı. Hatta baktığımız zaman rakip Gaziantepspor'un bile Galatasaray'a oranla daha net ve etkili ataları olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Golsüz beraberlik belki iki takıma da hiçbir şey katmamıştır ama en azından Antep için o kadar büyük bir yara olmamıştır. Ancak Galatasaray için aynı şeyleri söyleyemeyeceğiz. Galatasaray bu beraberlikle zirve ile olan puan farkını 10'a çıkarttı. Kalan 16 haftada işleri gerçekten zor.
FENERBAHÇE 2-1 TORKU KONYASPOR
Ligin lideri Fenerbahçe evinde Konyaspor ile zorlu bir maç yaptı. Maç öncesi başta ben de olmak üzere birçok kişi Fenerbahçe'nin gayet rahat kazanacağını düşünse de beklenenden zor bir maç olduğunu söylemeliyiz. Maça iki takım da tutuk başladı. Fenerbahçe biraz daha isteksiz başlasa da golü erkenden atıp, maçı zora sokmak istemiyordu. Konyaspor da ara sıra "Çanakkale geçilmez." ara sıra da kontra atak futbolu oynuyordu. Fenerbahçe her ne kadar baskı kurmaya çalışsa da ya pas verirken, ya da son vuruşta etkili değildi. Hal böyle olunca aranan beklenen gol gecikti. Maçtan önce tahmin edildiği üzere Meireles - Cristian ikilisi bir hayli sırıtıyordu. Top yapamayan, pres uygulayamayan, en önemlisi de maçı istemeyen futbolcuların bu şekilde oynaması Fenerbahçe'yi olumsuz etkiledi. Maç bu şekilde devam ederken hakem Ali Palabıyık'ın en ufak bir pozisyonda oyunu durdurup maçı kesmesi, net pozisyonlardaki kararsızlığı ve inanılmaz hatalarıyla gerek Fenerbahçe gerekse de Konyaspor'u deliye döndürüyordu. Tam da bu sırada Konyaspor biraz Volkan'ın da katkısıyla (!) golü bulmayı başardı. Golde en az Volkan kadar savunma ve hakemin de hatası olduğunu kabul etmek şart. Fenerbahçe golü yedikten sonra daha baskılı oynamaya başladı ama takımdaki panik havası göze çarpıyordu. Orta sahadan oyunun hücum bölgesine topu aktarırken sıkıntı yaşıyorlardı. Özellikle Meireles'in Alper gibi dikine koşu yapamaması, Cristian'ın da her zamanki gamsızlığı yüzünden takım oyunu değil de bireysel oyuna döndü Fenerbahçe. Caner gibi Kuyt gibi Emenike gibi adamlar biraz çabalasa da Konyaspor'un sert savunması ve klasik Mesut Bakkal takımlarının uyguladığı savunma anlayışı sebebiyle gol bir türlü gelmiyordu. Fenerbahçeli taraftarlar tam da "İkinci yarı biz bu maçı nasıl döndüreceğiz ?" derken sahneye Bruno Alves'in kafa golü çıktı. Yine Caner'in asistinde golü atan Alves akıllarımıza Lugano'yu da getirmedi değil. Golden sonra Konyaspor da Fenerbahçe de sürenin azizliğine uğradı ve doğru düzgün atak yapamadan ilk yarının son düdüğü geldi. İkinci yarıya beklemediğimiz bir şekilde Konyaspor etkili başladı. Üst üste buldukları ataklar sonucunda bir toplarının direkten dönmesi diğer toplarını da Volkan'ın çelmesi Konyaspor'un beraberliğe yatmayacağını, aksine daha çok maçı kazanmak istediklerini gösteriyordu bu olay. Fenerbahçe ise bu dakikalarda kötü oyununa devam ediyor, ilk yarıda biraz gözüken Emenike ve Kuyt da iyice oyundan düşüyordu. Hatta duran toptan başka çaresi bile bulunmuyordu Fenerbahçe'nin. Bu dakikalarda Cristian ve Meireles'in o rezil oyunu da devam ediyordu. Emre'nin oyuna girmesi de ilaç olmuşa benzemiyordu. Webo'nun Meireles gereksizi yüzünden kadroya girememiş olması ve Ersun Hoca'nın neredeyse her maç uyguladığı 4-2-4 sisteminin sekteye uğraması yüzünden takım hücumda durağan ve pasifti. Konyaspor da kontra ataklarla etkili gelmeye çalışsa da savunmada Egemen ve Alves onlara dur demesini biliyordu. Üst üste kazanılan duran toplardan sonra Fenerbahçe nihayet o aradığı 2. golü buluyordu. Yine duran toptan bu sefer bir başka stoper Egemen golü atmayı başarıyordu. Kalan dakikalarda Fenerbahçe biraz daha kontrollü oyun oynamak zorundaydı. Konyaspor da hücuımcularıyla yükleniyordu. Bu dakikada Fenerbahçe'de oyundan Meireles'in çıkıp Selçuk'un girmesi savunmayı biraz daha rahatlattı. Her ne kadar Konyaspor 1-2 atakta etkili gelse de Fenerbahçe maçı kazanıp en yakın rakibi Galatasaray'a 10 puan fark atıyordu.
Ligin kısaca 18. hafta değerlendirmesi bu şekildeydi. Ligin puan durumu ise şu şekilde oluştu :
Ligin 19. haftasının programı ise şu şekilde :
Beşiktaş - Kayseri Erciyesspor
Kayserispor - Kasımpaşa
Antalyaspor - Gaziantepspor
Eskişehirspor - Fenerbahçe
Karabükspor - Elazığspor
Torku Konyaspor - Sivasspor
Akhisar Belediye - Gençlerbirliği
Galatasaray - Bursaspor
Rizespor - Trabzonspor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder