30 Ocak 2014 Perşembe

Fenerbahçe Ülker-Milano Maç Önü Yazısı


Fenerbahçe Ülker, gruptaki iddiasını devam ettirme adına oldukça kritik bir karşılaşmaya çıkacak bu akşam. İlk üç maçta alınan gurur kırıcı mağlubiyetlerin ardından iç sahada gelen Panathinaikos galibiyetinin üstüne burada alınacak bir galibiyet, oldukça kötü başlanan grupta bir anlamda olayı dengelemek anlamına gelecek.  Euroleague’de iş, -özellikle Top16 turundan itibaren- savunmadaki zaaflarınızı minimuma indirip hücumda maksimum çeşitlilik sağlamaktan geçiyor. Fenerbahçe Ülker, işin iki tarafında da ne kadar iyi orası tartışılır ancak mevcut potansiyeli Milano’yu deplasmanda yenmek için yeterli.

Piangiani’nin takımı Siena ile başlayan ve onlar kadroyu dağıtmadan önce kendi içinde zirveyi gören benim ‘karar basketbolu’ olarak nitelendirdiğim tamamen oyuncuların bireysel performanslarına ve savunma arzularına dayanan bir sistemsizlikle oynuyor Milano. Olayın hücum yahut savunma kısmında mantıklı bir planları olduğunu söylemek oldukça güç zaten onları set hücumunda top ellerinde ne kadar süre fazla kalmaya zorlarsanız o kadar çok hata yapıyorlar. Bunun en canlı örneği geçen hafta oynadıkları Anadolu Efes maçı. Büyük bir sistemsizlikle oynadıkları için en kaba tabirle oyuncular günündeyse ve maça çok fazla odaklanmış durumdaysalar Olympiakos gibi bir takıma otuz sayı fark atabilecek bir takım hüviyetine bürünüyorlar. Tam tersi durum oluştuğunda ise oldukça kötü bir sezon geçiren Efes’e karşı bile altmış sayı sınırında kalabiliyorlar. Benim için bu akşamın kıstası Milano’nun içeride Olympiakos’u perişan ettiği karşılaşma. O maçtaki performanslarının ne kadarına ulaşabilecekleri bir anlamda maçın da sonucunu tayin edecek. Aynı performansa ulaşmaları durumunda Fenerbahçe Ülker’in yapacak fazla bir şeyi kalacağını düşünmüyorum.

Bu akşam oynanacak olan maçta Fenerbahçe Ülker’in savunma ve hücum organizasyonlarından, ne yapması gerektiğinden ayrı ayrı bahsetmek istiyorum.

Savunma


Milano, oldukça atlet ve skor potansiyeli yüksek kısa oyunculardan kurulu bir takım. Keith, Gentile, Hackett, Moss ve Fenerbahçe Ülker’in eski oyuncusu Jerrels aklıma ilk gelen ve bir çırpıda sayabildiğim isimler. Melli ve CJ gibi ayakları çabuk iki uzuna da sahip olmaları denemeyi akıllarına getirdikleri takdirde bizi P&R savunması anlamında oldukça zorlayacaktır. İkili oyun savunması zaten yıllardır kanayan bir yaramız olduğu için benim bu noktada tercihim işin Milanolu oyuncuların bire birine bırakılması olur. Fenerbahçe Ülker’den daha atlet ve ribauntçu bir takım olduklarından mütevellit fazla hızlı hücum sayısı ve ikinci şans sayıları bulabileceğini düşünmüyorum takımın. Ana plan dahilinde sürekli oynadıkları veya oynamaya çalıştıkları bir set hücumları olmadığı için sık sık Keith ve Hackett’in bire bir hücum denemelerini ve Gentile/Moss ikilisinin el üzeri şutlarını görmemiz kuvvetle muhtemel. Bu noktada Fenerbahçe Ülker’in yapması gereken geçiş oyunlarında mümkün mertebe çok iyi geriye koşup en doğru şekilde adamları paylaşabilmek. Bu durumu daha da kolaylaştırmak ve güzelleştirmek adına sene başında çok daha sık denenen ‘oyunun belirli bir bölümünde sürekli adam değiştirerek savuma’ olayına bu maç nezdinde daha sık başvurmalı Fenerbahçe Ülker. Onları oyunun iki tarafında da mümkün olduğunca ters eşleşmeye mecbur bırakmalı, her zamankinden daha fazla serbest atış çizgisine gelmeli takım. Herkesin alıştığı üzere bugün de rakibin kısa oyuncularından herhangi birinin kariyer maçlarından birisini oynayacağını düşünüyorum. Bunu başarabilen sadece bir kişi olduğu müddetçe sıkıntı yok zira Milano’nun Fenerbahçe Ülker’i yenebilmesi için hemen hemen tüm kısa rotasyonundan oldukça yüksek bir katkı alması gerek. Zeljko’nun oyuncularının da bu seviyede buna ne denli izin verip vermeyeceği takımın savunma karakterini belirleyecek aslında.

Şimdi işin rakip yarı saha kısmından yani hücumdan bahsetmek istiyorum.

Hücum


Dün basketbol bilgisine oldukça saygı duyduğum bir arkadaşımla bu maçı konuşurken ortak olarak bahsettiğimiz bir nokta vardı. ‘Tamam, hücumu set düzenine yerleştir, ters eşleşme kovala ama yarı sahayı mümkün olduğunca çabuk geç.’

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki uzunlarımızın ribaunt katkısı oldukça kısıtlı olduğu için hücumdaki verimliliğimizi artırmak adına kısa oyuncuların mümkün olduğunca ribaunt olayına fazla girmesi gerekiyor. Hücumda daha yüzdeli atmanın da maçı kazanmanın da yolu ribauntları dengelemekten geçiyor. Bu akşam Fenerbahçe Ülker oyuncuları yarı sahayı mümkün olduğunca çabuk geçip hücumda ters eşleşme yakalamaya çalışmalı. Herkes kendi pozisyonu üzerinden üretmeye kalkarsa Milano karşısında kısır bir takıma dönüşebilir Fenerbahçe Ülker. Aslında takımdaki kısa oyuncuların hücum performansını belirleyecek en önemli unsurlardan biri de ‘Hackett’in savunma arzusu’ olacak. Olympiakos maçında yeniden hatırladığı o insanın yaşama sevincini yok eden savunma gücü, Laboral ve Efes maçlarında yine kendisi yüzünden biraz daha geri planda kaldı. Hackett o savunma yeteneklerini olur da bu akşam hatırlayacak olursa, savunduğu Fenerbahçe Ülkerli oyuncuyu hiç güzel bir akşamın beklemeyeceğini şimdiden not düşmekte fayda var. Ayakları çabuk iki uzuna sahip olmalarından ötürü Zoric&Emir ikili oyunlarının bir noktaya kadar hücumda üretkenlik sağlasa da bir müddet sonra takımı yavaşlatacağını düşünüyorum. O yüzden bu akşam Fenerbahçe Ülker’in boyalı alanı son haftaların aksine Zoric’ten çok Gasper’in üzerinde şekillendirmesi gerekebilir.


Son olarak yumruğunu geçen hafta masaya oldukça sert bir biçimde vuran Kleiza’nın bu akşam da el yakan anlarda sahneye çıkacağını düşünüyorum. Fenerbahçe Ülker’in kazanması için bugün ‘X’ faktör olabilecek iki oyuncusu ise ‘Gasper ve Ömer.’ Ömer’in her ne kadar az süre alacağını tahmin etsem de sahada kaldığı süreler içerisinde takıma katacağı savunma direnci ve bir nebze de olsa yaratacağı hücum çeşitliliği oldukça önemli. Gasper’in vermesi gereken katkıyı ise uzun uzun dillendirmeye gerek duymuyorum. Bir pivotun basketbol adına yapması gereken her ne varsa bugün sahaya yansıtmak zorunda Vidmar. Umarım Fenerbahçe Ülker adına güzel bir akşam olur. Hayırlara vesile. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder