17 Eylül 2013 Salı

SPOR TOTO SÜPER LİG 4. HAFTA DEĞERLENDİRMESİ

Öncelikle herkese merhaba. Milli Takım arasından sonra Spor Toto Süper Lig'de dolu dolu bir 4. haftayı geride bıraktık. Her ne kadar 3. hafta kadar olmasa da bol golün olduğu bir haftaydı diyebiliriz. Özellikle Beşiktaş'ın seneler sonra lige 4'te 4 başlaması haftaya damga vuran olaylardan biriydi. Bu hafta alınan toplu sonuçlar ise şöyle :

Galatasaray 1-1 Antalyaspor [Drogba / Tita]

Erciyesspor 1-0 Akhisar [Üstün]
Gaziantepspor 2-5 Rizespor [Turgut, Cenk / Ali Adnan, Sercan (2), Depetris, Binya (k.k)]
Trabzonspor 1-0 Karabükspor [Henrique]
Gençlerbirliği 1-1 Kayserispor [Tomic / Biseswar]
Sivasspor 3-2 Eskişehirspor [Utaka, Costa, Aatif / Kamara, Veysel]
Elazığspor 2-0 Konyaspor [Ahmet Görkem, Deniz]
Bursaspor 0-3 Beşiktaş [Almeida, Sivok, Escude]
Kasımpaşa 2-3 Fenerbahçe [Donk, Scarione / Caner, Webo (2)]


GALATASARAY 1-1 ANTALYASPOR


Ligin açılış maçında ilk 3 haftada istediğini alamayan Galatasaray evinde Antalyaspor'u konuk etti. Maçtan önce Sneijder ve Muslera'nın kadroda olmadığını gören herkes şaşırdı haliyle. Ancak iki futbolcunun da milli takımlardan yorgun dönmesi Galatasaray'ı büyük sıkıntıya soktu. Ayrıca Selçuk, Hamit gibi isimlerin de olmayışı Galatasaray için büyük dezavantajtı. Her şeye rağmen Galatasaray maça çok iyi başladı. Maçın hemen başında direkten dönen 2 top bu maçın Galatasaray adına kolay geçeceğinin sinyallerini gösteriyordu. Ama Antalya Tita ile hiç beklenmedik şekilde öne geçti. Burada Galatasaraylı kaleci Eray'ın tecrübesizliği ön plana çıktı ama kimse ona da kızamaz tabi ki. Yediği golden sonra daha bir atak oynayan Galatasaray Burak, Drogba ikilisi ile gol yollarında etkili olmaya çalışsa da Antalya savunmasının karşıladığı toplar ve Emre Güngör'ün savunmadaki rolü Antalyaspor'un da en büyük kozuydu. Ayrıca 11'de başlayan Emre Çolak ve Amrabat ikilisinin kötü oyunu da sıkıntı yaratıyordu. İkinci yarı daha ofansif kadroyla çıkan Galatasaray yüklenmesine rağmen kaptırdığı toplarda da kalesinde çok büyük tehlikeler atlatıyordu. En sonunda sahneye SABRİ REİZ çıktı ve Drogba'ya asisti yaptı. Her ne kadar Drogba'nın golü ofsayt olsa bile hakem golü vererek çok yanlış bi karara imza attı. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca Galatasaray 4. maçında 3. puan kaybını yaptı. Galatasaray'ın bu oyunla lige ve Avrupa'ya hazır olmadığı çok belliydi. Antalyaspor da kadro kalitesine göre savaşmadı. Örneğin Baros hiç etkili olamadı. Uzun lafın kısası Galatasaray'da da Antalyaspor'da da kötü gidiş devam ediyor.

ERCİYESSPOR 1-0 AKHİSAR


Geçen hafta Trabzonspor karşısında çok iyi oynayan Akhisar'dan gerçekten çok farklı bir Akhisar vardı sahada. Tabi ki Erciyes'in futbolcularını da kutlamak gerek. Ama Akhisar sezonun belki de en kötü oyunlarından birini oynadı. İlk yarı oyun anlamında iki takım da birbirine üstünlük kuramasa da ikinci yarı Erciyes yeni transferleri Traore ve Yasin ile çok etkili oldu. Geçen hafta kırmızı kart gören Vleminckx'in yokluğunda oynayan Üstün de fena değildi. Oyun anlamında çok risk almadan mücadele eden Erciyes ikinci yarıda yorulan rakibini boğdu desek yanılmayız. Akhisar ise o beklediği atakları gerçekleştiremedi. Örneğin Niasse - Bruno ikilisi bu maçta o kadar etkili değildi. Kanatlardan Sertan - Kenan ikilisi de bu maçta pek fazla etkinlik gösteremediler. Erciyes Üstün ile golü bulduktan sonra da en az 2-3 tane net pozisyon daha kaçırdı. Bunun anlamı Akhisar bu sezon geriye düştüğü maçlarda oyundan kopup, pes edebilir. Bize bunu gösteriyor. Son dakikalarda Akhisar kalecisi Oğuz'un yaptığı kurtarışlar Erciyes farkını önledi. Sonuç olarak birbirine güç anlamında yakın olan takımların kapışmasında gülen -her ne kadar skora baktığınızda zor görünse de- rahat bir şekilde Erciyes oldu.

GAZİANTEPSPOR 2-5 RİZESPOR


Tartışmasız haftanın maçı diyebileceğimiz bir maçtı. Goller, penaltılar, kırmızı kart, tartışmalı pozisyonlar kısacası futbol anlamında her şeyi bize sunan bir maçı geride bıraktık. Maçtan önce Rizespor'un favori olduğunu herkes gibi ben de düşünüyordum ancak bu kadar rahat bir galibiyet beklemiyordum açıkçası. Maça daha istekli başlayan Rize golü Iraklı Bale'nin yani Ali Adnan'ın frikiğinden buldu. Tartışmasız da haftanın golüydü. Bu dakikadan sonra Antep de etkili olmaya başlayınca golü Turgut ile buldu. Gelelim kırmızı kart pozisyonuna. Evet golü atan Turgut gereksiz bir kırmızı kart gördü. Sinirlerine hakim olamayan adamın sonu budur işte. Gerçekten saçma sapan bi nedenden dolayı kırmızı kart gördü. Sinirine hakim olup oyuna devam etse belki maçı Antep bile alabilirdi. İşte yönetim böyle futbolculara gerekirse kadro dışı cezası bile vermeli. Oyuncu saha içinde ne yapması gerektiğini iyi bilecek. Şart. Kendi egosu yüzünden takımının farklı yenilmesini sağlayıp, teknik direktörünü ve arkadaşlarını bırakan adam 2-3 maç sonra yine 11'de olursa futboldaki adalet kavramının bitmek üzere olduğunu görürüz ayrıca. Kırmızı karttan sonra Antep her ne kadar bastırmaya çalışa da bu sefer devreye hakem girdi. Penaltıyla uzaktan yakından alakası olmayan pozisyonda penaltı kararı verdi. Antep her ne kadar oyunu kendi lehine doğru çekip 2-2 yapıp, hatta ve hatta 3. gol için gelirken topu direkten dönse de Rize rakibinin eksik olmasını iyi kullandı ve Antep savunmasının rezil olduğu golleri attı. Rizespor ne kadar kaliteli bir takım olduğunu gösterdi. Gaziantepspor'un işi de gerçekten çok zor. Bu yönetim anlayışı ve futbolcularla kümede kalmaları bile başarı sayılabilir. Çünkü karşımızda gerçekten çok kötü bir Gaziantepspor var.

TRABZONSPOR 1-0 KARABÜKSPOR


Herhalde son zamanlarda seyrettiğim en zevksiz, en heyecansız, en pozisyonsuz, en anlamsız maçlardan biriydi. Maçtan önce bol gol olabilir düşüncesi uyandırsa da ne Trabzonspor ne de Karabükspor gol yollarında etkiliydi. Özellikle Karabükspor Lua Lua, Ahmet İlhan, Gökhan ve İlhan Parlak gibi 4 hücum oyuncusuyla oynayıp bu oyuncularla gol pozisyonuna bile giremedi. Trabzonspor ise bitirici adam eksikliği yüzünden çok çekti. Her ne kadar orta alanda Malouda topu sürükleyip hücuma kadar ulaştırsa da o topu gol yapabilecek bir oyuncuları yok. Kanatta Olcan - Yusuf ikilisi ise üretkenlikten uzaktı. Yusuf'un bir topu direkten dönse de Olcan ve oyunun belli kısımlarında Yusuf istenen o verimliliği sağlayamadı. Örneğin bir kanat oyuncusunun yapması gereken görevlerden biri olan yan toplarda Trabzonspor hiç yoktu. Golde de oyuna sonradan giren Colman'ın katkısı ve asisti üst düzeydi. Karabükspor ise Yiğit'in kafa vuruşu dışında rakip kalede tehlikeli pozisyon bulamadı. Mesut Bakkal zamanından kalma hücum oyunu bu maçta tutmadı. Daha da bu sistemle ısrar edilirse tutamaz. Trabzonspor için 3 puan kesinlikle aldatıcı olmamalı. Gerçekten çok kötüler. İki kötü takımın maçında kaybeden yine maça bakan biz futbolseverler olduk.

GENÇLERBİRLİĞİ 1-1 KAYSERİSPOR



Ankara deplasmanına neredeyse hücum oyuncusu olmadan gelen Kayserispor için alınan bu 1 puan başarıdır kesinlikle. Bobo, Nobre, Jaja üçlüsünü Kayserispor'da olmamasına rağmen Kayserispor'un bu deplasmanda gol bulması bile başarıdır hatta. Maça iki takım da temposuz başladı. Zaten bu maçı ikinci yarı olarak değerlendirmek daha doğru olur. İkinci yarının hemen başında oyuna giren Biseswar harika bir golle Kayserispor'u öne geçirdi. Golden sonra ise Gençlerbirliği daha etkiliydi. Hücumda bir türlü Kayseri savunmasını ve kalecisini çözememesi onların en büyük handikapıydı. Kayserispor ise zaman zaman Sefa ve Cleyton ile gol yaklaşsa bile Gençlerbirliği atakları sayılmayacak kadar fazlaydı. Orta sahadan çok rahat şekilde topu kanatlara gönderen Gençlerbirliği'nde Jimmy Durmaz ve Mervan çok iyi görevler üstlendi. Nitekim çok geç olsa da Gençlerbirliği maçın son dakikasında 90+5. dakikada Tomic ile golü buldu ve 1 puanı son anda kurtardı. Maçın geneline bakıldığında zor duruma düşmediği sürece saçma sapan bi oyun oynayan Gençlerbirliği'ni de anlayabilmiş değilim. İkinci yarıda oynadığı oyunun %50'sini ikinci yarı oynasaydı rahat şekilde alırdı maçı. Kayserispor ise eksik gittiği deplasmanda 3 puanı son anda kaçırdığı için üzülse de kağıt üzerinde önemli bir 1 puan kazandılar.



SİVASSPOR 3-2 ESKİŞEHİRSPOR


İki takımın da üst düzey mücadele ettiği maçta kazanan Sivasspor oldu. Haftanın belki de oyun anlamında en iyi maçlarından biri oynandı aslında. Hem Sivasspor hem Eskişehirspor'un maça 3 puan hedefi ile çıktıkları belliydi. Nitekim atak oynayan Sivasspor golü kontra atakla yedi. Kamara'nın attığı erken gol Eskişehir'i bir bakıma rahatlattı. Ardından Sivas'ın kendine gelişi Utaka'nın golünü de beraberinde getirdi. İkinci yarıda da tempolu bir oyun bizi bekliyordu. Özellikle Sivasspor Aatif ve Utaka ile etkili olmaya çalışıyordu. Maç bu şekilde süre giderken sahneye süper bir golle Manuel Da Costa çıktı. Yaklaşık 30-35 metreden çok sert bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Bu dakikadan sonra ise acayiplikler başladı. Eskişehirspor kullanılan köşe vuruşunda golü Veysel ile buldu. Buraya kadar hiçbir sorun yok. Sorun burdan sonra başlıyor. Hakem önce yardımcılarına bakıyor ve golü veriyor. Sonra ne olduysa birden kararını değiştirip golü iptal ediyor. Derken yardımcılarıyla 1-2 dakika daha konuştuktan sonra tekrar golü veriyor. Yani bir top hakeme 2 kez karar değiştirtebiliyor. İşin ilginci çizgi hakem olayı da hazır bu sene başlamışken bu tip yan toplarda bu kararları neden çizgi hakemleri emin bir şekilde veremiyor? Bakıyorsun adam faul var veya faul yok bile diyemiyor. Keza yardımcı hakem de. Keza bunlardan etkilenen orta hakem de. Her zaman söylediğim gibi bir pozisyonda ikilemde kalıp belirsiz bir şekilde zart zurt kararı değiştirirse daha kötü olur. Yani gerekirse yanlış karar versin. Ama kararının arkasında dursun diyorum sadece. Bir faul bir faul değil dersen sahadaki otoriteni de kaybedersin. Oyuncular da doğal olarak itiraz da eder sana karşı küfür de eder. Neyse maça dönelim. Hakem en sonunda golü verdikten sonra bu sefer de Erkan Zengin saçma sapan bir kırmızı kart gördü. Gereksiz bir karttı bu da. Nitekim Sivasspor da rakibinin 10 kişi kalmasını fırsat bilip Aatif ile golü buldu ve önemli bir 3 puan aldı. Maçtan yenilen Eskişehirsporlu futbolcular kadar hakemlerin de ders çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca sezon öncesinde tüm hakemler formda diyerek takımlara güven veren MHK da kendine çeki düzen vermeli.

ELAZIĞSPOR 2-0 KONYASPOR




Lige iyi başlangıç yapan Elazığspor'un bu sezon en güvendiği yeri şüphesiz kanatları. Maçı da belki bu şekilde kazanmayı başardılar. Maçın başında kullanılan yan toptan Ahmet ile buldukları gol hazırlanış açısından çok üst düzeyde bir goldü. Ardından Konyaspor atağından dönen topla hızlı hücumcularıyla atağa çıkarken buldukları 2. gol de maçı erken bitirdi belki de. Aslında bu gollerden sonra Konyaspor risk alıp atak oynamaya başladı. Bu gollerden sonra Elazığspor'un rakip kalede pozisyonun dahi olmayıp, Konyaspor'un çok net kaçırdığı pozisyonların olması Elazığspor'un disiplin eksikliğinden kaynaklanıyor. Öyle ki Elazığ kalecisi Zülküf belki de tek başına olası bir puan kaybını önledi. Konyaspor'un direkten dönen bir şutunu da varsayaraksak gerçekten Elazığspor zor kurtulmuş. Konyaspor ise 4 haftadır aynı sorunla boğuşuyor. Her ne kadar Gekas'ı kadrolarına katıp bitirici eksikliğini gidermeye çalışsa da tam anlamıyla bu sorunu çözebilmiş değiller. Bu ligin kadro kalitesi ve oyunu olarak da düşmeye en yakın takımı olan Konyaspor bakalım bundan sonraki haftalar ne yapacak? Elazığspor ise bu galibiyetle Fenerbahçe maçı öncesi önemli bir moral depoladı.

BURSASPOR 0-3 BEŞİKTAŞ


Eveet. Haftalardır gerçek Beşiktaş'ı Bursa maçında görücez diyenlerden biri olarak Beşiktaş'tan özür diliyorum. Evet, özür diliyorum. Tek kelimeyle şiir gibi oynayan Beşiktaş Bursa gibi zor bir deplasmandan 3 puanı 3 golle aldı. Hem de ne 3 gol. Sahada futbolun gereklerini eksiksiz biçimde yerine getiren Beşiktaş bu galibiyeti de sonuna kadar hak etti. Bursaspor ise gerçekten çok kötüydü. Batalla'nın belki de Bursaspor kariyerindeki en kötü maçlarından biriydi bu maç. Beşiktaş Batalla'yı Hutchinson ile durdurup stoperlerden de yine Batalla'ya baskı kurmalarını istedi ve maçı güle oynaya kazandı. Özellikle orta sahanın dinamosu olan Fernandes büyü topçu olduğunu gösterdi bizlere. 16 saniyede 6 adam geçerek acayip işler çıkartan Fernandes maçın adamıydı diyebiliriz belki de. Keza Olcay'ın kanat bindirmeleri de tam tipik iyi bir kanat oyuncusu olduğunu gösteriyordu. Gökhan Töre biraz daha ortaya yakın oynayınca ters kanattan Olcay görevini üst düzey şekilde yaptı. Ayrıca Beşiktaş'ın stoperlerinin ikisinin de gol atması çok önemli bir olaydır. Günümüzde artık stoperler eskisi gibi kolay gol atamıyor. Beşiktaş bunu başarabilmişse helal olsun demekten başka bir şey kalmıyor bizlere. Bursaspor'u ise maalesef konuşamıyorum. Konuşacak bir oyun oynamadılar. Hücumda da savunmada da çok büyük hatalar yaparak maçı farklı şekilde kaybettiler. Daum'un alışma evresi gerçekten uzun sürecekmiş gibi geliyor. Sonuç olarak Beşiktaş bu maçı da alarak hem 10 sene sonra lige 4'te 4 yaparak başladı hem de derbi öncesi ciddi bir güven kaynağı ve motivasyon sağladı kendine. Ve geride kalan 4 haftada ligin en formda ve en iyi top oynayan takımı da tartışmasız Beşiktaş'tır.


KASIMPAŞA 2-3 FENERBAHÇE


Haftanın kapanış maçı gerçekten güzeldi diyebiliriz. Maçtan önce Fenerbahçe teknik direktörü Ersun Yanal yine her zaman olduğu gibi koşmayan Sow (!) kadroya alınmamıştı. Kadro Sivas maçının aynısıydı ve kazanan kadro bozulmamıştı. Kasımpaşa cephesine baktığımızda oldukça hücum anlayışı yüksek bir kadro ile sahaya çıkmıştı. Hem Scarione hem Malki hem Babel hem Viudez gibi etkili hücum silahları vardı. Fenerbahçe maça iyi başlasa da Kasımpaşa golü stoperi Donk ile buldu. Fenerbahçe'nin yediği ilk golde özellikle savunma paylaşımı ve Volkan'ın hataları göze çarpıyordu. Donk'a kadar ulaşan topa savunmada kimsenin müdahele edemeyişi ve Volkan'ın şutta yere bile zar zor yatması Fenerbahçe'nin golü yemesine sebep oldu. Golden sonra Kasımpaşa kontra ataklarla Fenerbahçe ise daha düzenli şekilde paslarla yüklenmeye çalışıyordu. Sonunda duran toptan da olsa Fenerbahçe golü yeni sol beki Caner ile buldu. Çok şık bir frikik golüne imza attı. Devre böyle bitecek derken yine Fenerbahçe savunması sahneye çıktı ve Scarione'ye "Al kardeş golü at." dercesine pozisyon verip gerçekten de golü attırdı. Egemen'in yerinde olmayışı ve o görevi Gökhan'ın üstlenmeye çalışıp yapamadığı bir pozisyonda golü yemek gayet doğal. Sormamız gereken soru basit aslında. Egemen neden yerinde yok? Bu sorunun cevabını bulamadan ikinci yarı başladı. Bu sefer daha etkili oynayan Kasımpaşa gerek Alves gerekse Volkan'ın iyi oyunuyla 3. golü bulamadı. Ardından Ersun Yanal'ın sahada olmayan Holmen'in yerine Alper'i alması maçın kaderini değiştirdi. Fenerbahçe ise ikinci yarıda bir geldi pir geldi denilebilecek bir gol attı. Solda yine Caner'in ortasında Webo'nun kafası beraberliği getirmişti. Bu dakikadan sonra da Şota'nın yanlış oyuncu değişikliklerine gitmesi maçı Fenerbahçe'ye hediye etmesine yol açtı. Maçın son anlarında savunmanın yaptığı hatayı affetmeyen Webo Fenerbahçe'ye çok önemli bir 3 puan getirdi. Fenerbahçe'de sezon başından beri yaratıcı oyuncu eksikliği sıkıntısı bu maçta da sürdü. Holmen'in sahada kaybolması ve hücumculara istenen topun gelmemesi Fenerbahçe için büyük sıkıntı olacak gibi duruyor. Kasımpaşa ise bu şekilde devam etmeli. Mutlaka bu oyunun karşılığını alacaklardır.

Spor Toto Süper Lig'de 4. haftayı da iyisiyle kötüsüyle verilen golü iptal edip sonra tekrar o golü vermesiyle, kırmızı kartıyla, penaltısıyla bu şekilde geçirdik. Bu haftanın en'lerine gelecek olursak ;


Haftanın En Güzel Golü : Manuel Da Costa - Sivasspor

Haftanın En İyisi : Beşiktaş'ın oyunu ve Sercan Kaya
Haftanın En Kötüsü : Sivas - Eskişehir maçının hakemi Kuddusi Müftüoğlu
Haftanın En İyi Takımı : Beşiktaş

Şimdi de Spor Toto Süper Lig'inin 4. hafta puan durumuna ve 5. hafta hangi maçların oynanacağına göz atalım.




5. Hafta Programı


Karabükspor - Erciyesspor

Akhisar - Gaziantepspor
Konyaspor - Gençlerbirliği
Sivasspor - Kasımpaşa
Fenerbahçe - Elazığspor
Eskişehirspor - Antalyaspor
Rizespor - Bursaspor
Beşiktaş - Galatasaray
Kayserispor - Trabzonspor

1 yorum: