26 Ekim 2013 Cumartesi

Fenerbahçe Oynuyor Abi !

Herkese bir yazı ile daha merhaba. Bugün akşam oynanan Fenerbahçe maçını yazmaya çalışacağım. Öncelikle akşamki oyunla birlikte birçok Fenerbahçe taraftarının bir şeylerin değiştiğini ve takımın rayına oturduğunu düşündüğünü belirtelim. Gerçekten Fenerbahçe özellikle ilk yarı muhteşem bir oyun oynadı diyebiliriz.



Maç çok iyi başladı diyemeyiz aslında. Maçtan önce futbolcular veya teknik heyet konusunda bir sıkıntı yoktu kesinlikle. Ama bilindiği gibi hafta içi vefat eden 1461 Trabzon'un teknik direktörü Kadir Özcan için saygı duruşunda bulunurken yapılan saygısız tezahüratlar ve ıslıklamalar terbiyesizliği son noktasıdır. Tabi bunu kesinlikle belli bir kesime indirgemiyorum. Ama o ıslıklamaları ve tezahüratları yapanların da terbiyesiz olduklarını ve ölüye bile saygısı olmadıklarını anladık akşam. Çok yazık. Daha çok işimiz var bu anlayışla.

Maça aslında çok iyi başladık. Çıkan kadroda Alves'in riske edilmemesini düşünürsek ve Ersun Hoca'nın klasik Cristian tercihini bir kenara bırakırsak beklenen ve doğru bir kadro ile çıktı sahaya Fenerbahçe. Maçın ilk dakikasından itibaren baskılı futbol izlettirdiler. Özellikle Alper - Caner - Emenike gibi koşan, pres yapan ve baskılı oynayan 3 ismin de 11'de başlaması ister istemez bu tempoyu getirdi bize. Nitekim tempo ile birlikte gol de geldi. Ofsayt var mı yok mu tartışmaları adı altında Alper'in ortasında Emenike'nin kafa golü ile Fenerbahçe maça çok daha rahat bir şekilde başladı diyebiliriz.

Fenerbahçe Antep takımına top göstermedi diyebiliriz aslında ilk yarı. Hücuma çıkışlarda bile çok rahat top çeviren, pasla çıkan ve koşu mesafesini dengede tutabilen bir takım izliyorduk. Gaziantep ise Traore ile etkili ataklar geliştirmeye çalışsa da bu dakikalarda savunma yerinde müdahaleler ile kalede çok büyük tehlikeye izin vermiyordu Fenerbahçe'de.

Maç yine bu şekilde aynı tempoda ve hızda giderken Fenerbahçe, tıpkı bir Brezilya takımı gibi, hatta o meşhur tabirle "Tiki taka tiki taka" golü attı. Öyle bir goldü ki o hücumda neredeyse topa dokunmayan adam kalmadı. İyi bir goldü. Pas yapma açısından, pozisyonu takip etme açısından kısaca her türlü hazırlanış bakımından atılabilecek en iyi gollerden birine imza attı. İlk yarı bittiğinde ise Fenerbahçe'nin tek kale oynadığını ve Antep'in kaleye isabetli şutu olmadığı bir 45 dakikayı geride bıraktığımızı söylüyorduk. Ayrıca Alper Potuk gibi Türk futbolunun ve Fenerbahçe'nin gelecek yıldız adayını da görmüş ve takdir etmiş oluyorduk. Kısaca Fenerbahçe ilk yarı bu sezonun en iyi futbolunu oynadı da diyebiliriz.

İkinci yarıya anlayamadığım bir şekilde Fenerbahçe kötü başladı. Yani kötüden kastımız aşırı derece rölanti oynuyorlardı. Antep ise bu rölanti oyun karşısında biraz daha cesaretlendi. Belki maçı çeviririz düşüncesini benimsemiyorlardı ama yine de gol için yükleniyorlardı. Nitekim Fenerbahçe'nin asıl eksisi de burada ortaya çıkıyordu. Fenerbahçe maçta aşırı rahata kaçmamalıydı. Bunun en kötü sonucunu ligin ilk haftasında Konya maçında yaşamıştı aslında. Bu maçta da belki de saha içinde "Beyler kendinize gelin." diyebilecek bir adam olmadığı için bu rahatlığa fazlasıyla kaçtı ve kalesinde golü gördü. Golde ise Antep takımının bireysel çabası ve gayreti yanında Fenerbahçe savunmasının ve özellikle kaleci Volkan'ın evlere şenlik durumunu da göz ardı etmemeliyiz tabi ki.

Bu dakikadan sonra ise işler zora girdi. Daha önceden oyuna giren Alves, biraz olsun savunmayı toparladı. Ersun Yanal skorun da verdiği rahatsızlıkla mecburen oyuna Salih'i almak zorunda kaldı. Aslında doğru bir değişiklik değil tam olarak. Bana göre Salih tempoyu yükseltmek adına gol yemeden önce Cristian'ın yerine girmeliydi. O ise gol yedikten sonra Alper'in yerine girdi. Açıkçası orta alanda Salih - Alper ikilisini görmeyi isterdik ama olmadı. Zaten Salih'in oyuna girmesiyle beraber, Fenerbahçe'nin 3. golü de geldi. Salih'in asistinde Emenike'nin attığı gol Fenerbahçe'nin maçı almasını sağlıyordu.


Maç içerisindeki bazı dikkat çekilen yönler de vardı. Her iki takım için de. Öncelikle Salih'i yaptığı bu asist nedeniyle tebrik edelim. Gelişecek. Gelişerek daha da iyi olacak hem de. Fenerbahçe'ye, Türk Milli Takımı'nı temsil edecek. Avrupa'ya da gidecek. Buna inancımız tam. Onu durduk yere saçma sapan şekilde asıp kesenlere inat bunları yapacak ve Türk futbolseverleri sevindirecek.

İkincisi ise akşam Webo'nun 11'de başlamaması belki de Fenerbahçe'nin hücum gücünü daha da güçlendirdi. Webo hücumda pas yapmayı sevmeyen ve topla birlikte koşamayan bir forvet. Bitirici dediğimiz tipte. Ama Fenerbahçe Webo'ya göre oynayamıyordu. İlerde oluşan Kuyt - Sow - Emenike 3'lüsü daha da iyi iş yapacak Fenerbahçe'de. Bu bağlamda Fenerbahçe'nin maçlara bu şekilde çıkması çok daha iyi oluyor.

Son olarak da Antep'in her ne kadar son 2-3 haftada formda gibi görünse de formsuzluğu diplerde. Transferin son günlerinde yapılan transferler de geçici çözüm. Sadece Strinic transferinin uzun vadede başarılı olacağını düşünüyorum. Ayrıca Muhammet Demir gibi bir gencin de ligde artık nerdeyse Antep'in değişilmez oyuncusu olması da bizi futbolseverler olarak ayrı bir sevindiriyor.

Fenerbahçe'nin maçı almasının en büyük etkenlerinden biri de kuşkusuz Ersun Yanal ile birlikte gelen koşu mesafeleri. Son olarak bunları paylaşıp size veda ediyorum. 



Herkese iyi günler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder